-
مثل میزانی که خشنودی دو ضد ** جمع میآید یقین در هزل و جد
- Şeriat iki zıttı hoşnut eden bir teraziye benzer. Alayla doğruyu bir araya getirir.
-
شرع چون کیله و ترازو دان یقین ** که بدو خصمان رهند از جنگ و کین
- Şeriat, bil ki kileye teraziye benzer. Onun sebebi ile iki düşman da savaştan kinden kurtulur.
-
گر ترازو نبود آن خصم از جدال ** کی رهد از وهم حیف و احتیال 1215
- Terazi olmasa o düşman, ziyan ettiğini, hileye uğradığını vehim etmeden nasıl kurtulurdu?
-
پس درین مردار زشت بیوفا ** این همه رشکست و خصمست و جفا
- Şu halde şu vefasız pis dünyada ne varsa hep hasettir, hep düşmandır, hep cefadır.
-
پس در اقبال و دولت چون بود ** چون شود جنی و انسی در حسد
- Dünya böyle olunca artık devlet ve ikbale erişme hususunda cinler ve insanlar, nasıl hasede düşerler, düşün!
-
آن شیاطین خود حسود کهنهاند ** یک زمان از رهزنی خالی نهاند
- Zaten o şeytanlar, eski hasetçilerdir. Bir an bile yol kesmeden vazgeçmezler.
-
وآن بنی آدم که عصیان کشتهاند ** از حسودی نیز شیطان گشتهاند
- İsyan tohumunu eken Ademoğulluları da haset yüzünden şeytan olmuşlardır.
-
از نبی برخوان که شیطانان انس ** گشتهاند از مسخ حق با دیو جنس 1220
- Kuran’ı oku da bak. İnsan şeytanları da, Tanrı’nın çarpmasıyla Şeytan cinsinden olmuşlardır.
-
دیو چون عاجز شود در افتتان ** استعانت جوید او زین انسیان
- Şeytan birisini kandırma da aciz oldu mu bu çeşit insanlardan yardım ister.
-
که شما یارید با ما یاریی ** جانب مایید جانب داریی
- Siz dostsunuz, bize dostlukta bulunan, bizdensiniz, bizim tarafımızı tutun derler.