-
صد سخن میگفت زان درد کهن ** در شکایت که نگفتم یک سخن 1250
- Bir söz bile söylemedim diye şikayet ederek o eski derde ait yüzlerce söz söylüyordu.
-
آتشی بودش نمیدانست چیست ** لیک چون شمع از تف آن میگریست
- Onda bir ateş vardı fakat neydi, bilmiyordu. Yalnız mum gibi, onun hararetiyle ağlayıp duruyordu.
-
گفت معشوق این همه کردی ولیک ** گوش بگشا پهن و اندر یاب نیک
- Sevgili dedi ki: Doğru bütün bunları yaptın ama kulağını iyi aç ve dinle,
-
کانچ اصل اصل عشقست و ولاست ** آن نکردی اینچ کردی فرعهاست
- Aşkın ve sevginin aslının aslı olan bir şey var ki onu yapmadın. Bu yaptıklarının hepsi feridir.
-
گفتش آن عاشق بگو که آن اصل چیست ** گفت اصلش مردنست ونیستیست
- Aşık söyle dedi, o asıl nedir? Sevgili dedi ki: Ölmek ve yok olmaktır.
-
تو همه کردی نمردی زندهای ** هین بمیر ار یار جانبازندهای 1255
- Hepsini yaptın fakat ölmedin hala dirisin. Canınla oynayan aşıksan hemen öl.
-
هم در آن دم شد دراز و جان بداد ** همچو گل درباخت سر خندان و شاد
- Aşık o anda uzanıp can verdi. Gül gibi başı ile oynadı, gülerek sevinçli bir halde ölüp gitti.
-
ماند آن خنده برو وقف ابد ** همچو جان و عقل عارف بیکبد
- O gülüş onda ebedi olarak kaldı, arif kişinin zahmete uğrayan canı, aklı gibi.
-
نور مهآلوده کی گردد ابد ** گر زند آن نور بر هر نیک و بد
- Ayın nuru her iyiye kötüye vursa bile hiç kirlenir mi?
-
او ز جمله پاک وا گردد به ماه ** همچو نور عقل و جان سوی اله
- O yine tamamı ile tertemiz aya dönüp gelir, akıl ve can nurunun Tanrıya dönüp ulaşması gibi.