English    Türkçe    فارسی   

5
1343-1352

  • چون تفحص کرد از حال اشک  ** دید خفته زیر خر آن نرگسک 
  • Eşeğin haline dikkat edip dururken bir de ne görsün? O halayık eşeğin altına yatmıyor mu?
  • از شکاف در بدید آن حال را  ** بس عجب آمد از آن آن زال را 
  • Bunu kapının yarığından gördü bu hale pek şaştı.
  • خر همی‌گاید کنیزک را چنان  ** که به عقل و رسم مردان با زنان  1345
  • Eşek, erkekler kadınlara nasıl yakınlaşırsa aynen onun gibi halayığa yakınlaşmış, işini becermekteydi.
  • در حسد شد گفت چون این ممکنست  ** پس نم اولیتر که خر ملک منست 
  • Kadın hasede düştü. Dedi ki, bu eşek, benim eşeğim, nasıl olur bu iş? Bu işin bana olması lazım ben işe daha ehlim.
  • خر مهذب گشته و آموخته  ** خوان نهادست و چراغ افروخته 
  • Eşek işi öğrenmiş, alışmış. Adeta sofra yayılmış, mum da yanmış.
  • کرد نادیده و در خانه بکوفت  ** کای کنیزک چند خواهی خانه روفت 
  • Görmemezlikten gelip ahırın kapısını vurdu. A kız ne vakte dek ahırı süpürüp duracaksın? dedi.
  • از پی روپوش می‌گفت این سخن  ** کای کنیزک آمدم در باز کن 
  • Bu sözü işi gizlemek için söylüyor, ben geldim kapıyı aç diyordu.
  • کرد خاموش و کنیزک را نگفت  ** راز را از بهر طمع خود نهفت  1350
  • Sustu, halayığa hiçbir şey söylemedi. Bu işe tamah ettiği için işi gizledi.
  • پس کنیزک جمله آلات فساد  ** کرد پنهان پیش شد در را گشاد 
  • Halayık bütün fesat aletlerini gizleyip kapıyı açtı.
  • رو ترش کرد و دو دیده پر ز نم  ** لب فرو مالید یعنی صایمم 
  • Yüzünü ekşitip gözlerini yaşartarak dudaklarını oynatmaya başladı, güya oruçluyum demek istiyordu.