-
ماه نادیده نشانها میدهد ** روستایی را بدان کژ مینهد
- Ayı görmeden nişaneleri söylemede, köylüyü bu suretle aykırı bir anlayışa sürmede.
-
از برای مشتری در وصف ماه ** صد نشان نادیده گوید بهر جاه 1460
- Müşteri bulmak için, mevki kazanmak için ayı görmediği halde ondan yüzlerce nişane vermede.
-
مشتری کو سود دارد خود یکیست ** لیک ایشان را درو ریب و شکیست
- Kâr veren müşteri, tektir. Fakat onlar, bu müşteri hakkında şüphe ve zan içindedirler.
-
از هوای مشتری بیشکوه ** مشتری را باد دادند این گروه
- Hiçbir ululuğu, hiçbir değeri olmayan müşteriye hava satar bu adamlar.
-
مشتری ماست الله اشتری ** از غم هر مشتری هین برتر آ
- Bizim müşterimiz Tanrıdır, “Allah satın alır.” Artık sende her müşterinin derdine düşme, kurtul bu işten.
-
مشتریی جو که جویان توست ** عالم آغاز و پایان توست
- Seni arayan müşteriyi ara, senin başlangıcını ve sonunu bilen müşteriyi bul.
-
هین مکش هر مشتری را تو به دست ** عشقبازی با دو معشوقه بدست 1465
- Kendine gel. Her müşteriye el atma. İki sevgiliyi sevmek kötüdür.
-
زو نیابی سود و مایه گر خرد ** نبودش خود قیمت عقل و خرد
- O, satın alsa bile ondan kar elde edemezsin. Onda akla fikre değer verme kabiliyeti yoktur.
-
نیست او را خود بهای نیم نعل ** تو برو عرضه کنی یاقوت و لعل
- O, yarım nal parasına bile sahip değilken sen tutuyor, ona yakut ve lâl gösteriyorsun.
-
حرص کورت کرد و محرومت کند ** دیو همچون خویش مرجومت کند
- Şeytan, nasıl kendisini taslanmış bir hale getirmişse hırs da tıpkı onun gibi seni kör etmiş, her şeyden mahrum bırakmıştır.