-
زان بیفشاند به کشتن ترک دست ** که آن غلهش هم زان زمین حاصل شدست
- Tohumu, o yerden elde ettiği için yine o yere saçmaktan çekinmez.
-
کفشگر هم آنچ افزاید ز نان ** میخرد چرم و ادیم و سختیان
- Kunduracı da ekmeğinden arttırdığı parayla gön ve sahtiyan satın alır.
-
که اصول دخلم اینها بودهاند ** هم ازینها میگشاید رزق بند
- Elime ne geçiyorsa bunlardan geçiyor. Kapalı rızkım bunlarla açılıyor der.
-
دخل از آنجا آمدستش لاجرم ** هم در آنجا میکند داد و کرم
- Eline geçen para o yüzden geçtiğinden parasını ona sarf eder.
-
این زمین و سختیان پردهست و بس ** اصل روزی از خدا دان هر نفس 1490
- Fakat bu yer ve deri, ancak perdedir. Asıl rızkı, her an Tanrıdan bil.
-
چون بکاری در زمین اصل کار ** تا بروید هر یکی را صد هزار
- Elde ettiğin karı, elde ettiğin yere ekersen birine karşılık yüz bin elde edersin.
-
گیرم اکنون تخم را گر کاشتی ** در زمینی که سبب پنداشتی
- Tutalım şimdi sebep sandığın yere tohumu ektin.
-
چون دو سه سال آن نروید چون کنی ** جز که در لابه و دعا کف در زنی
- İki üç yıl o tohum bitmez, mahsul vermezse ne yaparsın? Tanrıya yalvarmadan el açıp dua etmeden başka elinden ne gelir?
-
دست بر سر میزنی پیش اله ** دست و سر بر دادن رزقش گواه
- Tanrı huzurunda elini başına vurursun. Bu el ve baş, bu çırpınış, rızkı onun verdiğine tanıktır.
-
تا بدانی اصل اصل رزق اوست ** تا همو را جوید آنک رزقجوست 1495
- Bu suretle anlar bilirsin ki rızkın aslının aslı, odur. Rızık arayan da onu arar.