-
دست سوی خاک برد آن متمر ** خاک خود را در کشید و شد حذر
- O, buyruk kulu, yere el attı. Toprak, kendini çekti, çekindi.
-
پس زبان بگشاد خاک و لابه کرد ** کز برای حرمت خلاق فرد 1560
- Dile gelip yalvarmaya, tek yaratıcı hürmetine beni bırak, yürü git, canımı bağışla. O yürük atinin yularını çek benden.
-
ترک من گو و برو جانم ببخش ** رو بتاب از من عنان خنگ رخش
- Benden yaratılacak insan, tekliflere uğrayacak, tehlikelere düşecek.
-
در کشاکشهای تکلیف و خطر ** بهر لله هل مرا اندر مبر
- Tanrı hakkı için beni bırak, alma.
-
بهر آن لطفی که حقت بر گزید ** کرد بر تو علم لوح کل پدید
- Tanrı seni seçti, Levih’teki bilgiyi sana gösterdi. O lütuf hakkı için vazgeç benden.
-
تا ملایک را معلم آمدی ** دایما با حق مکلم آمدی
- Tanrı ihsanı ile meleklere hoca oldun. Daima Tanrı ile konuşmadasın.
-
که سفیر انبیا خواهی بدن ** تو حیات جان وحیی نی بدن 1565
- Peygamberlerin de elçisi olacaksın. Sen vahiy canının hayatısın bedeni değil.
-
بر سرافیلت فضیلت بود از آن ** کو حیات تن بود تو آن جان
- İsrafil bedenlere can verir, sen cana can verirsin. O yüzden İsrafil’den üstünsün.
-
بانگ صورش نشات تنها بود ** نفخ تو نشو دل یکتا بود
- O, sur’u üfürür, bedenlere can gelir. Senin nefesin mücerret gönüllere can bağışlar.
-
جان جان تن حیات دل بود ** پس ز دادش داد تو فاضل بود
- Bedendeki canın canı, gönlün diriliğidir. Şu halde senin ihsanın, İsrafil’in ihsanından üstündür.