-
باز میکائیل رزق تن دهد ** سعی تو رزق دل روشن دهد
- Sonra Mikâil bedenlere fizik verir. Senin çalışmansa aydın gönlü rızıklandırır.
-
او بداد کیل پر کردست ذیل ** داد رزق تو نمیگنجد به کیل 1570
- O kile vergisiyle eteğini doldurmuştur. Senin rızkınsa kileye sığmaz.
-
هم ز عزرائیل با قهر و عطب ** تو بهی چون سبق رحمت بر غضب
- Kahır ve şiddet sahibi Azrail’den de üstünsün. Rahmetin, gazaptan fazla ve üstün olduğu gibi.
-
حامل عرش این چهارند و تو شاه ** بهترین هر چهاری ز انتباه
- Arşı bu dördü taşırlar. Sen bunların padişahısın. Hakikatte uyanıklık bakımından dördünün en yücesi en üstünüsün.
-
روز محشر هشت بینی حاملانش ** هم تو باشی افضل هشت آن زمانش
- Mahşer günü görürsün ki arşı sekiz melek taşır. O zaman sekizinin en üstünü yine sen olacaksın demeye başladı.
-
همچنین برمیشمرد و میگریست ** بوی میبرد او کزین مقصود چیست
- Bu çeşit sayıp dökmeye, ağlayıp yalvarmaya koyuldu. Çünkü o, bundaki maksadın ne olduğunu anlamış, bundan bir koku almıştı.
-
معدن شرم و حیا بد جبرئیل ** بست آن سوگندها بر وی سبیل 1575
- Cebrail utanç madeniydi. O antlar, yolunu bağladı.
-
بس که لابه کردش و سوگند داد ** بازگشت و گفت یا رب العباد
- Yer, pek çok yalvardığı, antlar, yeminler verdiği için geri döndü, dedi ki: Ey kulların rabbi!
-
که نبودم من به کارت سرسری ** لیک زانچ رفت تو داناتری
- Ben senin işinde serseri değildim. Fakat aramızda geçen şeyleri, söylenen sözleri sen daha iyi bilirsin.
-
گفت نامی که ز هولش ای بصیر ** هفت گردون باز ماند از مسیر
- Adlarından bir adı andı ki ey her şeyi gören Tanrı, o adın korkusundan yedi gökte dönmesini terk eder durur.