-
بعد نومیدی و آه ناشکفت ** اندکاندک ابر وا گشتن گرفت 1615
- Ümitsizlikten, sabırsız ah ve feryattan sonra yavaş,yavaş bulut dağılmaya başladı.
-
قصهی یونس درازست و عریض ** وقت خاکست و حدیث مستفیض
- Yunus peygamberin hikayesi uzun ve etraflıdır. Halbuki toprağı anlatma ve feyiz verme zamanı.
-
چون تضرع را بر حق قدرهاست ** وآن بها که آنجاست زاری را کجاست
- Hasılı ağlayıp sızlanmanın Tanrı yanında değeri vardır. Ağlayıp sızlanmadaki değer nerede var?
-
هین امید اکنون میان را چست بند ** خیز ای گرینده و دایم بخند
- Ey ümit hemen kalk, belini sıkıca bağla. Kalk ey ağlayan daima gül.
-
که برابر مینهد شاه مجید ** اشک را در فضل با خون شهید
- Çünkü ulu Tanrı üstünlük bakımından gözyaşını, şehitlerin kanları ile bir tutmadadır.
-
فرستادن اسرافیل را علیهالسلام به خاک کی حفنهای بر گیر از خاک بهر ترکیب جسم آدم علیهالسلام
- Tanrının, Adem aleyhisselam'ın bedenini yaratmak üzere bir avuç toprak alması için İsrafil aleyhisselam'ı yeryüzüne göndermesi.
-
گفت اسرافیل را یزدان ما ** که برو زان خاک پر کن کف بیا 1620
- Tanrımız bunun üzerine İsrafil’e, yürü dedi, avucunu toprakla doldur gel.
-
آمد اسرافیل هم سوی زمین ** باز آغازید خاکستان حنین
- İsrafil yeryüzüne geldi ama toprak, ağlayıp inlemeye başladı.
-
کای فرشتهی صور و ای بحر حیات ** که ز دمهای تو جان یابد موات
- Dedi ki: Ey sür meleği, ey hayat denizi! Ölüler senin nefeslerinle dirilir.
-
در دمی از صور یک بانگ عظیم ** پر شود محشر خلایق از رمیم
- Sür’u öyle bir kuvvetli üflersin ki halk, çürümüşken dirilir, mahşere gelir, o ovayı doldurur.
-
در دمی در صور گویی الصلا ** برجهید ای کشتگان کربلا
- Su’ru üfler, haydin ey Kerbela şehitleri, kalkın!