- 
		    جوی شیر و جوی شهد جاودان  ** جوی خمر و دجلهی آب روان 
- Süt, ebedi olan bal, şarap ve akar su ırmakları.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   پس ز عرش اندر بهشتستان رود  ** در جهان هم چیزکی ظاهر شود    1630
- Bunlar arştan cennetlere giderler. Alemde o ırmaklardan çok az bir şey görünür.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گرچه آلودهست اینجا آن چهار  ** از چه از زهر فنا و ناگوار 
- Gerçi o dört ırmağın burada görünen cüzleri bulanıktır ya. Neden? Acı yokluk zehrinden. 
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    جرعهای بر خاک تیره ریختند  ** زان چهار و فتنهای انگیختند 
- O dört ırmaktan şu kara toprağa bir yudumcuk serptiler de bir fitnedir kopardılar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    تا بجویند اصل آن را این خسان  ** خود برین قانع شدند این ناکسان 
- Bu suretle aşağılık kişiler, onların aslını arasınlar, bunu dilediler. Fakat adam olmayanlar bunlara kani olup gittiler.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    شیر داد و پرورش اطفال را  ** چشمه کرده سینهی هر زال را 
- Tanrı çocukları beslemek, yetiştirmek için sütü verdi, her kadının göğsünü bu süt ırmağına kaynak yaptı.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   خمر دفع غصه و اندیشه را  ** چشمه کرده از عنب در اجترا    1635
- Şarap ırmağını, gamı defetmek, düşünceyi gidermek ve insana kuvvet ve cesaret vermek için üzümden akıttı. 
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    انگبین داروی تن رنجور را  ** چشمه کرده باطن زنبور را 
- Bal ırmağına da arının için kaynak etti, o ırmağı bedendeki hastalıkları gidermek için akıttı. 
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آب دادی عام اصل و فرع را  ** از برای طهر و بهر کرع را 
- Suyu da temizlenmek ve içip kanmak için herkese ihsan etti. 
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    تا ازینها پی بری سوی اصول  ** تو برین قانع شدی ای بوالفضول 
- Bu suretle de bunları görüp asıllarını izlemeni diledi. Fakat ey herzevekil, sen bunlara kani oluverdin.