-
هیچ او حسرت خورد بر انتباه ** بر تن با سلسله در قعر چاه
- Artık hiç o adam, uyanmaya hasret çeker, kuyunun dibinde zincirlere, bukağılara vurulmuş olarak yaşamayı arzular mı?
-
مومنی آخر در آ در صف رزم ** که ترا بر آسمان بودست بزم
- İnanmışsan artık savaş safına gel ki senin meclisin gökyüzündedir.
-
بر امید راه بالا کن قیام ** همچو شمعی پیش محراب ای غلام
- Yüzlerce ulaşma ümidiyle kalk, ey kul, mihrap önündeki mum gibi dinel.
-
اشک میبار و همیسوز از طلب ** همچو شمع سر بریده جمله شب
- Başı kesilmiş mum gibi bütün gece arayıp isteme yüzünden ağla, gözyaşları dök, yan dur.
-
لب فرو بند از طعام و از شراب ** سوی خوان آسمانی کن شتاب 1730
- Yemekten, içmekten ağzını yum, gök sofrasına koş.
-
دم به دم بر آسمان میدار امید ** در هوای آسمان رقصان چو بید
- Her an ümidini gökyüzüne bağla. Gökyüzü havası ile söğüt gibi titre.
-
دم به دم از آسمان میآیدت ** آب و آتش رزق میافزایدت
- Sana anbean gökten su ve ateş gelip durmada. Rızkını arttırmadadır.
-
گر ترا آنجا برد نبود عجب ** منگر اندر عجز و بنگر در طلب
- Seni de oraya götürürse şaşma. Aczine bakma isteğine bak.
-
کین طلب در تو گروگان خداست ** زانک هر طالب به مطلوبی سزاست
- Çünkü bu istek, sende Tanrının bir emanetidir. Her isteyen kişinin istenmesi yerindedir.
-
جهد کن تا این طلب افزون شود ** تا دلت زین چاه تن بیرون شود 1735
- Çalış da bu istek artsın. Bu suretle de gönlün şu ten kuyusundan çıksın.