English    Türkçe    فارسی   

5
1750-1759

  • که آن خدای خوب‌کار بردبار  ** هدیه‌ها را می‌دهد در انتظار  1750
  • Çünkü o işi gücü güzel Tanrı, bekleyenlere hediyeler verir.
  • انتظار نان ندارد مرد سیر  ** که سبک آید وظیفه یا که دیر 
  • Tok adam ekmek beklemez. Ekmeği yiyeceği ister er gelsin ister geç.
  • بی‌نوا هر دم همی گوید که کو  ** در مجاعت منتظر در جست و جو 
  • Aç adam daima nerede der durur. Açlıkla bekler, araştırır.
  • چون نباشی منتظر ناید به تو  ** آن نواله‌ی دولت هفتاد تو 
  • Beklemezsen o yetmiş kat devlet ve ikbal nevalesi sana gelmez.
  • ای پدر الانتظار الانتظار  ** از برای خوان بالا مردوار 
  • Babacığım yüceler yemeğini ercesine bekle,bekle.
  • هر گرسنه عاقبت قوتی بیافت  ** آفتاب دولتی بر وی بتافت  1755
  • Her aç nihayet bir yiyecek bulur. Devlet güneşi elbette ona vurur.
  • ضیف با همت چو ز آشی کم خورد  ** صاحب خوان آش بهتر آورد 
  • Himmet sahibi misafir, az yemek yerse sofra sahibi, ona daha güzel yemek getirir.
  • جز که صاحب خوان درویشی لیم  ** ظن بد کم بر به رزاق کریم 
  • Yalnız yoksul ve nekes olan sofra sahibi başka, ona söz yok. Kerem sahibi Rızk vericiye kötü zanda bulunma.
  • سر برآور هم‌چو کوهی ای سند  ** تا نخستین نور خور بر تو زند 
  • Ey dayanılan, güvenilen er, bir dağ gibi başını kaldır da günesin ilk ışığı sana vursun.
  • که آن سر کوه بلند مستقر  ** هست خورشید سحر را منتظر 
  • Baksana o oturaklı yüce dağın tepesi de seher güneşini bekleyip durmada.
  • جواب آن مغفل کی گفته است کی خوش بودی این جهان اگر مرگ نبودی وخوش بودی ملک دنیا اگر زوالش نبودی و علی هذه الوتیرة من الفشارات 
  • Ne hoştu bu dünya, ölüm olmasaydı: ne hoştu dünya mülk, zevali gelmeseydi diyen ve bu çeşit abes sözler söyleyen gafil kişiye cevap