English    Türkçe    فارسی   

5
1813-1822

  • رخت دزدی بر تن و در خانه‌اش  ** گشته پیدا گم شده افسانه‌اش 
  • Üstünde, evinde, çaldığı şeyler çıkmış, okuduğu masal dinlenmez olmuş.
  • پس روان گردد به زندان سعیر  ** که نباشد خار را ز آتش گزیر 
  • Cehennem zindanına doğru yürümeye koyulur. Çünkü ateşten kaçmasına imkan yok.
  • چون موکل آن ملایک پیش و پس  ** بوده پنهان گشته پیدا چون عسس  1815
  • Melekler de memurlar gibi önüne ardına düşerler. Evvelce gizliydiler şimdi asesler gibi meydana çıkarlar.
  • می‌برندش می‌سپوزندش به نیش  ** که برو ای سگ به کهدانهای خویش 
  • Onu, yürü ey köpek, samanlığına gir diye sürerler, ellerindeki mızraklarla dürterler.
  • می‌کشد پا بر سر هر راه او  ** تا بود که بر جهد زان چاه او 
  • O, her yol basında ayağını sürür, belki o kuyudan kurtulurum ümidine düşer.
  • منتظر می‌ایستد تن می‌زند  ** در امیدی روی وا پس می‌کند 
  • Bekleyerek durur, susar, bir ümide kapılıp yüzünü geriye çevirir.
  • اشک می‌بارد چون باران خزان  ** خشک اومیدی چه دارد او جز آن 
  • Güz yağmurları gibi gözyaşı döker, ümidi kurumuştur, ondan başka elinden ne gelir?
  • هر زمانی روی وا پس می‌کند  ** رو به درگاه مقدس می‌کند  1820
  • Her an yüzünü geriye çevirir, Tanrı’nın mukaddes tapısına yönelir.
  • پس ز حق امر آید از اقلیم نور  ** که بگوییدش کای بطال عور 
  • Derken Tanrı’dan “Ey nur ülkesinin melekleri, ona ey iyi huylardan çırılçıplak tembel” deyin.
  • انتظار چیستی ای کان شر  ** رو چه وا پس می‌کنی ای خیره‌سر 
  • Ey şer madeni, ne bekliyorsun? A şaşkın neden yüzünü geriye çeviriyorsun?