-
خود تو پوشیدی بترها را به حلم ** ورنه میدانی فضیحتها به علم
- Sen kötülüklerimi ilminle örttün, yoksa yaptığım fenalıkları bilirsin.
-
لیک بیرون از جهاد و فعل خویش ** از ورای خیر و شر و کفر و کیش
- Fakat kendi savaşımı, hayır ve şerden öte olan işlerimi, küfrümü, yolumu yordamı mı,
-
وز نیاز عاجزانهی خویشتن ** وز خیال و وهم من یا صد چو من
- Aczimle sana yalvarışımı, benim, yahut benim gibi yüzlerce kulun hayalini bir yana bırakalım.
-
بودم اومیدی به محض لطف تو ** از ورای راست باشی یا عتو
- Ancak senin lütfuna ümit bağladım. Benim doğru oluşum, yahut inatçılığım söyle dursun.
-
بخشش محضی ز لطف بیعوض ** بودم اومید ای کریم بیعوض 1840
- Ey garezsiz kerem sahibi, karşılıksız olan lütfuna, ihsanına ümit bağlamışım.
-
رو سپس کردم بدان محض کرم ** سوی فعل خویشتن میننگرم
- Onun için kendi isime bakmıyorum, geri dönüp senin kayıtsız şartsız keremine bakıyorum.
-
سوی آن اومید کردم روی خویش ** که وجودم دادهای از پیش بیش
- O ümitle yüzümü geri çevirdim. Ben yokken varlığımı sen verdin.
-
خلعت هستی بدادی رایگان ** من همیشه معتمد بودم بر آن
- Bedavaca bana varlık elbisesi bağışladın. Ben daima buna güveniyordum.
-
چون شمارد جرم خود را و خطا ** محض بخشایش در آید در عطا
- Kul kendi suçunu ihsanını sayınca Tanrı ihsanı ile Tanrı bağışlaması gelip yetişir.
-
کای ملایک باز آریدش به ما ** که بدستش چشم دل سوی رجا 1845
- Der ki: Ey melekler, onu tekrar bana getirin, çünkü gönül gözü rica ve niyazda.