-
بخشش محضی ز لطف بیعوض ** بودم اومید ای کریم بیعوض 1840
- Ey garezsiz kerem sahibi, karşılıksız olan lütfuna, ihsanına ümit bağlamışım.
-
رو سپس کردم بدان محض کرم ** سوی فعل خویشتن میننگرم
- Onun için kendi isime bakmıyorum, geri dönüp senin kayıtsız şartsız keremine bakıyorum.
-
سوی آن اومید کردم روی خویش ** که وجودم دادهای از پیش بیش
- O ümitle yüzümü geri çevirdim. Ben yokken varlığımı sen verdin.
-
خلعت هستی بدادی رایگان ** من همیشه معتمد بودم بر آن
- Bedavaca bana varlık elbisesi bağışladın. Ben daima buna güveniyordum.
-
چون شمارد جرم خود را و خطا ** محض بخشایش در آید در عطا
- Kul kendi suçunu ihsanını sayınca Tanrı ihsanı ile Tanrı bağışlaması gelip yetişir.
-
کای ملایک باز آریدش به ما ** که بدستش چشم دل سوی رجا 1845
- Der ki: Ey melekler, onu tekrar bana getirin, çünkü gönül gözü rica ve niyazda.
-
لاابالی وار آزادش کنیم ** وآن خطاها را همه خط بر زنیم
- Ben de aldırmayayım da onu azat edeyim, o hatalara bir kalem çekivereyim.
-
لا ابالی مر کسی را شد مباح ** کش زیان نبود ز غدر و از صلاح
- Bir şeye aldırmamak, birinin iyiliğinden, kötülüğünden kendisine ziyan gelmeyen kişiye mübahtır.
-
آتشی خوش بر فروزیم از کرم ** تا نماند جرم و زلت بیش و کم
- Keremimizden hös bir ateş yakalım da az çok, hiçbir suçu kusuru kalmasın.
-
آتشی کز شعلهاش کمتر شرار ** میبسوزد جرم و جبر و اختیار
- Öyle bir ateş yakalım ki yalımındaki değersiz kıvılcım bile suçu da yaksın, cebri de, ihtiyari da.