-
ما اشتهیت العقل مذ جننتنی ** ما حسدت الحسن مذ زینتنی
- Beni çıldırttığın demden beri aklı hiç arzulamadım. Beni süsleyip bezediğin zamandan beri güzelliğe hiç haset etmedim.
-
هل جنونی فی هواک مستطاب ** قل بلی والله یجزیک الثواب
- Senin sevdana düşüp çıldırmam hoş ve iyi değil mi? Tanrı sana hayırlar versin, evet iyi de!
-
گر بتازی گوید او ور پارسی ** گوش و هوشی کو که در فهمش رسی
- O ister Arapça söylesin ister Farsça. Nerede bir kulak nerede bir akıl ki o sözleri anlasın.
-
بادهی او درخور هر هوش نیست ** حلقهی او سخرهی هر گوش نیست 1915
- Onun şarabı, her aklın harcı değil. Onun küpesi her kulağın oyuncağı değil.
-
باز دیگر آمدم دیوانهوار ** رو رو ای جان زود زنجیری بیار
- Bir kere daha delicesine geldim işte. Yürü, yürü ey can, çabuk bir zincir getir.
-
غیر آن زنجیر زلف دلبرم ** گر دو صد زنجیر آری بردرم
- Fakat sevgilimin zülfünden başka iki yüz tane zincir olsa kırarım ha.
-
حکمت نظر کردن در چارق و پوستین کی فلینظر الانسان مم خلق
- "İnsana bak, neden yaratıldı", hükmünce çarık ve kürke bakmanın sebebi
-
بازگردان قصهی عشق ایاز ** که آن یکی گنجیست مالامال راز
- Yine Eyaz’ın aşk hikayesine dön. Çünkü o hikaye sırlarla dopdolu bir hazinedir.
-
میرود هر روز در حجرهی برین ** تا ببیند چارقی با پوستین
- Her gün o güzelim odaya çarığını postunu görmeye giderdi.
-
زانک هستی سخت مستی آورد ** عقل از سر شرم از دل میبرد 1920
- Çünkü varlık, insanı adamakıllı sarhoş eder, aklını başından alır, utancını gönlünden.
-
صد هزاران قرن پیشین را همین ** مستی هستی بزد ره زین کمین
- Önce gelenlerden nice yüz binlerce taifeyi varlık sarhoşluğu, bu geçitte yere yıktı.