English    Türkçe    فارسی   

5
206-215

  • چون شوم آلوده باز آنجا روم  ** سوی اصل اصل پاکیها رو 
  • Pislenince yine oraya giderim, temizliklerin aslının aslına varırım.
  • دلق چرکین بر کنم آنجا ز سر  ** خلعت پاکم دهد بار دگر 
  • Kirli hırkamı orada başımdan çıkarırım, o, yine bana temiz bir elbise verir.
  • کار او اینست و کار من همین  ** عالم‌آرایست رب العالمین 
  • Onun işi budur, benim işim de bu. Alemlerin Rabbi, alemi bezer süsler” der.
  • گر نبودی این پلیدیهای ما  ** کی بدی این بارنامه آب را 
  • Bizim bu pisliklerimiz olmasaydı suya bu icazetname nereden verilirdi?
  • کیسه‌های زر بدزدید از کسی  ** می‌رود هر سو که هین کو مفلسی  210
  • Su, birisinden altın keseleri çalmış, nerede bir müflis diye her tarafa koşan birine benzer.
  • یا بریزد بر گیاه رسته‌ای  ** یا بشوید روی رو ناشسته‌ای 
  • Yahut bitmiş otlara dökülür; yahut bir yüzü yunmamışın yüzünü yıkar.
  • یا بگیرد بر سر او حمال‌وار  ** کشتی بی‌دست و پا را در بحار 
  • Yahut da denizlerde elsiz ayaksız gemiyi hamal gibi başında taşır.
  • صد هزاران دارو اندر وی نهان  ** زانک هر دارو بروید زو چنان 
  • Onda yüz binlerce ilaç gizli. Çünkü her ilaç olduğu gibi ondan yetişir gelişir.
  • جان هر دری دل هر دانه‌ای  ** می‌رود در جو چو داروخانه‌ای 
  • Her incinin canı, her tanenin gönlü, bir eczane gibi olan suda yürür durur.
  • زو یتیمان زمین را پرورش  ** بستگان خشک را از وی روش  215
  • Yeryüzü yetimlerini o besler, kuruyup kalmış kişileri o yürütür.