English    Türkçe    فارسی   

5
2140-2149

  • بر من مسکین جفا دارند ظن  ** که وفا را شرم می‌آید ز من  2140
  • Bu yoksulun cefacı olduğunu sanıyorlardı. Halbuki, öyle vefalıyım ki vefa bile benim vefamı görür de utanır.
  • گر نبودی زحمت نامحرمی  ** چند حرفی از وفا واگفتمی 
  • Mahrem olmayanlardan çekinmeseydim vefaya ait birkaç söz söylerdim.
  • چون جهانی شبهت و اشکال‌جوست  ** حرف می‌رانیم ما بیرون پوست 
  • Alem şüpheci ve tutulacak bir yer arayıcı. Onun için bizde deriden hariç söz söyleyelim.
  • گر تو خود را بشکنی مغزی شوی  ** داستان مغز نغزی بشنوی 
  • Kendini kırarsan iç olur, içe ait latif hikayeler duyarsın.
  • جوز را در پوستها آوازهاست  ** مغز و روغن را خود آوازی کجاست 
  • Cevizin kabuğunda ses vardır ama içinde, yağında ses ne gezer.
  • دارد آوازی نه اندر خورد گوش  ** هست آوازش نهان در گوش نوش  2145
  • Onun da sesi vardır, vardır ama kulak duyamaz. Onun sesi, güzelim kulaktan gizlidir.
  • گرنه خوش‌آوازی مغزی بود  ** ژغژغ آواز قشری کی شنود 
  • Yoksa için sesi pek güzeldir. Onu duyan, kabuğun şakırtısını dinler mi hiç?
  • ژغژغ آن زان تحمل می‌کنی  ** تا که خاموشانه بر مغزی زنی 
  • Sen sükut ederek içi elde edesin diye o şakırtıya tahammül ediyorsun.
  • چند گاهی بی‌لب و بی‌گوش شو  ** وانگهان چون لب حریف نوش شو 
  • Bir müddet dudaksız, kulaksız ol da sonra dudak gibi tatlı şeylere eş ol.
  • چند گفتی نظم و نثر و راز فاش  ** خواجه یک روز امتحان کن گنگ باش 
  • Niceye bir nazım ve nesir söyleyecek, sırları açığa vuracaksın? Hocam, bir günceğiz de şunu sına, dilsiz ol bakalım.
  • حکایت در تقریر این سخن کی چندین گاه گفت ذکر را آزمودیم مدتی صبر و خاموشی را بیازماییم 
  • Bunca zamandır dedikoduyu sınadık, bir zaman da sükut etmeyi deneyelim.