-
دست گوید من چنین دزدیدهام ** لب بگوید من چنین پرسیدهام
- El ben şöyle çaldım der, dudak ben şöyle sordum der.
-
پای گوید من شدستم تا منی ** فرج گوید من بکردستم زنی
- Ayak, ben şehvete koştum, ferç ben zina ettim diye tanıklık eder.
-
چشم گوید کردهام غمزهی حرام ** گوش گوید چیدهام س الکلام 2215
- Göz der ki: Ben harama baktım. Kulak der ki: Ben kötü söz işittim.
-
پس دروغ آمد ز سر تا پای خویش ** که دروغش کرد هم اعضای خویش
- Derken sözleri baştan aşağıya yalan olur, azası yalanını meydana çıkarır.
-
آنچنان که در نماز با فروغ ** از گواهی خصیه شد زرقش دروغ
- Nitekim doğru düzen namazın da yalanı, hayaların tanıklığı ile meydana çıktı.
-
پس چنان کن فعل که آن خود بیزبان ** باشد اشهد گفتن و عین بیان
- Şu halde öyle hareket etki o hareketin, dilsiz, dudaksız, tanıklığın, şahadet ederim demenin ta kendisi olsun.
-
تا همه تن عضو عضوت ای پسر ** گفته باشد اشهد اندر نفع و ضر
- Bütün beden, her uzuv, faydada ve zararda şahadet ederim desin ey oğul.
-
رفتن بنده پی خواجه گواست ** که منم محکوم و این مولای ماست 2220
- Kulun, efendisinin izini izlemesi, ben buyruğa tabiim, şu da benim efendimdir demesidir.
-
گر سیه کردی تو نامهی عمر خویش ** توبه کن زانها که کردستی تو پیش
- Ömür defterini kararttınsa önce yaptıklarına tövbe et.
-
عمر اگر بگذشت بیخش این دمست ** آب توبهش ده اگر او بینمست
- Ömrün geçtiyse kökü bu demdir, tez ömür ağacını tövbe suyuyla sula.