-
آنچنان که در نماز با فروغ ** از گواهی خصیه شد زرقش دروغ
- Nitekim doğru düzen namazın da yalanı, hayaların tanıklığı ile meydana çıktı.
-
پس چنان کن فعل که آن خود بیزبان ** باشد اشهد گفتن و عین بیان
- Şu halde öyle hareket etki o hareketin, dilsiz, dudaksız, tanıklığın, şahadet ederim demenin ta kendisi olsun.
-
تا همه تن عضو عضوت ای پسر ** گفته باشد اشهد اندر نفع و ضر
- Bütün beden, her uzuv, faydada ve zararda şahadet ederim desin ey oğul.
-
رفتن بنده پی خواجه گواست ** که منم محکوم و این مولای ماست 2220
- Kulun, efendisinin izini izlemesi, ben buyruğa tabiim, şu da benim efendimdir demesidir.
-
گر سیه کردی تو نامهی عمر خویش ** توبه کن زانها که کردستی تو پیش
- Ömür defterini kararttınsa önce yaptıklarına tövbe et.
-
عمر اگر بگذشت بیخش این دمست ** آب توبهش ده اگر او بینمست
- Ömrün geçtiyse kökü bu demdir, tez ömür ağacını tövbe suyuyla sula.
-
بیخ عمرت را بده آب حیات ** تا درخت عمر گردد با نبات
- Ömrünün köküne abıhayat dök de ömür ağacın yeşersin.
-
جمله ماضیها ازین نیکو شوند ** زهر پارینه ازین گردد چو قند
- Bütün geçmiştekiler, bu tövbeyle iyileşir. Geçen yıldaki zehir, bu yüzden şeker kesilir.
-
سیاتت را مبدل کرد حق ** تا همه طاعت شود آن ما سبق 2225
- Tanrı, kötülüklerini iyiliğe çevirir. Geçmişteki bütün suçların ibadet olur.
-
خواجه بر توبهی نصوحی خوش به تن ** کوششی کن هم به جان و هم به تن
- Hocam Nasuh tövbesine sarıl, canla başla buna çalış.