-
آن نصوح از ترس شد در خلوتی ** روی زرد و لب کبود از خشیتی
- Nasuh, korkusundan tenha bir yere çekildi. Yüzü, korkusundan sapsarı olmuştu, dudakları gövermişti.
-
پیش چشم خویش او میدید مرگ ** رفت و میلرزید او مانند برگ 2255
- Ölümünü gözünün önünde görüyor, gazel yaprağı gibi tirtir titriyordu.
-
گفت یارب بارها برگشتهام ** توبهها و عهدها بشکستهام
- Dedi ki: Yarabbi, nice defalar tövbeler ettim; ahtlar ettim, sonra onları bozdum.
-
کردهام آنها که از من میسزید ** تا چنین سیل سیاهی در رسید
- Ben, bana lâyık olanları yaptım. Sonunda da işte bu kara sel, gelip çattı.
-
نوبت جستن اگر در من رسد ** وه که جان من چه سختیها کشد
- Arama nöbeti bana gelirse eyvah bana! Kim bilir neler çekecek, ne güçlüklere düşeceğim?
-
در جگر افتادهاستم صد شرر ** در مناجاتم ببین بوی جگر
- Ciğerime yüzlerce kor düştü. Münacatımdaki ciğer kokusuna bak.
-
این چنین اندوه کافر را مباد ** دامن رحمت گرفتم داد داد 2260
- Böyle bir keder, böyle bir gam, kâfirde bile olmasın. Rahmet eteğine sarıldım, medet medet!
-
کاشکی مادر نزادی مر مرا ** یا مرا شیری بخوردی در چرا
- Keşke anam, beni doğurmasaydı, yahut da beni bir aslan paralasaydı.
-
ای خدا آن کن که از تو میسزد ** که ز هر سوراخ مارم میگزد
- Tanrım, sana düşeni yap. Beni, her delikten bir yılan sokmada.
-
جان سنگین دارم و دل آهنین ** ورنه خون گشتی درین رنج و حنین
- Ne de taş gibi bir canım, ne de demir gibi bir yüreğim varmış. Yoksa bu dertle çoktan erir, kan kesilirdim.