من اگر این بار تقصیری کنم ** پس دگر مشنو دعا و گفتنم
Bu sefer de kusurda bulunursam artık duamı ve sözümü dinleme.
این همی زارید و صد قطره روان ** که در افتادم به جلاد و عوان
Hem böyle söylenip titremede, hem katra katra gözyaşları dökmede, hem de cellâtların, hain kişilerin ellerine düştüm diye feryadetmedeydi.
تا نمیرد هیچ افرنگی چنین ** هیچ ملحد را مبادا این حنین
Hiçbir Firenk bu hale düşmesin. Hiçbir mülhit bu feryada uğramasın diyor.
نوحهها کرد او بر جان خویش ** روی عزرائیل دیده پیش پیش 2270
Kendine ağlayıp duruyor, Azrail'i gözünün önünde görüyordu.
ای خدا و ای خدا چندان بگفت ** که آن در و دیوار با او گشت جفت
Yarabbi, yarabbi diye o kadar söylendi ki kapı ve duvar da onunla beraber yarabbi, yarabbi demeye başladı.
در میان یارب و یارب بد او ** بانگ آمد از میان جست و جو
O yarabbi yarabbi derken birden, inciyi arayanların sesi duyuldu:
نوبت جستن رسیدن به نصوح و آواز آمدن که همه را جستیم نصوح را بجویید و بیهوش شدن نصوح از آن هیبت و گشاده شدن کار بعد از نهایت بستگی کماکان یقول رسول الله صلی الله علیه و سلم اذا اصابه مرض او هم اشتدی ازمة تنفرجی
Arama nöbetinin Nasuh'a gelmesi ve "Herkesi aradık, Nasuh'u da arayın" denmesi, Nasuh'un korkudan kendisinden geçişi, Tanrı elçisinin - Tanrı ona rahmet ve esenlikler versin - bir hastalığa, yahut sıkıntıya uğradığı vakit "Şiddetten, açılır, savuşursun" buyurduğu gibi Nasuh'un da o şiddetten kurtuluşu.
جمله را جستیم پیش آی ای نصوح ** گشت بیهوش آن زمان پرید روح
Herkesi aradık, ey Nasuh, sen gel. Bu sesi duyar duymaz, Nasuh kendisinden geçti, âdeta bedeninden ruhu uçtu.
همچو دیوار شکسته در فتاد ** هوش و عقلش رفت شد او چون جماد
Harap duvar gibi çöküverdi. Aklı fikri gitti, cansız bir hal aldı.
چونک هوشش رفت از تن بیامان ** سر او با حق بپیوست آن زمان 2275
Bedeninden amansız bir halde aklı gidince sırrı, derhal Tanrı'ya ulaştı.
چون تهی گشت و وجود او نماند ** باز جانش را خدا در پیش خواند
Bomboş bir hale geldi, varlığı kalmadı. Tanrı, bir doğan kuşuna benziyen canını, huzuruna çağırdı.