-
خاص دلاکش بد و محرم نصوح ** بلک همچون دو تنی یک گشته روح 2295
- Nasuh, has tellâktı, mahremdi. Hattâ sultanla ruhları birdi, bedenleri ayrı.
-
گوهر ار بردست او بردست و بس ** زو ملازمتر به خاتون نیست کس
- Sultana ondan yakın bir kadın yok. İnciyi aşırdıysa o aşırmıştır.
-
اول او را خواست جستن در نبرد ** بهر حرمت داشتش تاخیر کرد
- Önce onu aramalı demişlerdi ama yine de hürmet ettiklerinden sona bırakmışlar;
-
تا بود کان را بیندازد به جا ** اندرین مهلت رهاند خویش را
- Aldıysa biraz mühlet vermiş olalım da bir yere atsın bari, fikrine düşmüşlerdi.
-
این حلالیها ازو میخواستند ** وز برای عذر برمیخاستند
- Onun için ondan helâllik diliyorlardı, mazeret getirip duruyorlardı.
-
گفت بد فضل خدای دادگر ** ورنه زآنچم گفته شد هستم بتر 2300
- Nasuh, "Bu bana Tanrı'nın lûtfu, ihsanı. Yoksa dediğinizden beterim ben.
-
چه حلالی خواست میباید ز من ** که منم مجرمتر اهل زمن
- Benden helâllik dilemeye hacet yok. Çünkü ben, zamane halkının en suçlusuyum.
-
آنچ گفتندم ز بد از صد یکیست ** بر من این کشفست ار کس را شکیست
- Bana söylediğiniz kötülükler, bendeki kötülüğün yüzde biridir. Bunda şüphe eden olabilir, fakat bence apaçıktır bu.
-
کس چه میداند ز من جز اندکی ** از هزاران جرم و بد فعلم یکی
- Kim bende birazcık kötülük biliyorsa muhakkak o bildiği şey, binlerce kötü suçumdan, binlerce pis işimden biridir.
-
من همی دانم و آن ستار من ** جرمها و زشتی کردار من
- Suçlarımı ve kütü hareketlerimi bir ben bilirim, bir de onları örten Tanrım.