توبهای کردم حقیقت با خدا ** نشکنم تا جان شدن از تن جدا
Tanrı'ya sağlam tövbe ettim. Canım, bedenimden ayrılmadıkça bu tövbeyi bozmam.
بعد آن محنت کرا بار دگر ** پا رود سوی خطر الا که خر 2325
O mihneti gördükten sonra ancak eşek olanın ayağı, tehlikenin bulunduğu tarafa gider diyordu.
حکایت در بیان آنک کسی توبه کند و پشیمان شود و باز آن پشیمانیها را فراموش کند و آزموده را باز آزماید در خسارت ابد افتد چون توبهی او را ثباتی و قوتی و حلاوتی و قبولی مدد نرسد چون درخت بیبیخ هر روز زردتر و خشکتر نعوذ بالله
Birisi tövbe eder, pişman olur, sonra o nedameti unutur da deneneni yine denemeye kalkarsa ebedî olarak ziyana düşer. Tövbesinde sebatı, kuvveti olmaz, o tövbeden bir halâvet duymaz ve tövbesi kabul edilmezse, Tanrı'ya sığınırız, Köksüz ağaca benzer. Her gün biraz daha sararır, biraz daha kurur.
گازری بود و مر او را یک خری ** پشت ریش اشکم تهی و لاغری
Bir çiftçinin bir eşeği vardı. Beli yaralı, karnı bomboş, tamamiyle arık bir haldeydi.
در میان سنگ لاخ بیگیاه ** روز تا شب بینوا و بیپناه
Gündüzün, ta gecelere kadar otsuz kayalıklarda gıdasız, koruyucusuz aç biilâç dolaşır dururdu.
بهر خوردن جز که آب آنجا نبود ** روز و شب بد خر در آن کور و کبود
Oralarda içecek sudan başka bir şey yoktu. Eşek gece gündüz yas, matem içindeydi.
آن حوالی نیستان و بیشه بود ** شیر بود آنجا که صیدش پیشه بود
Oralarda bir kamışlık, bir orman vardı. Orada da işi gücü avlanmak olan bir aslan vardı.
شیر را با پیل نر جنگ اوفتاد ** خسته شد آن شیر و ماند از اصطیاد 2330
Aslan, bir erkek fille savaşmış, yorulup hastalanmış, avdan kalmıştı.
مدتی وا ماند زان ضعف از شکار ** بینوا ماندند دد از چاشتخوار
O zayıflıkla bir müddet avlanamadı, öbür canavarlar da kuşluk yemeği yiyemez oldular.
زانک باقیخوار شیر ایشان بدند ** شیر چون رنجور شد تنگ آمدند
Çünkü aslandan artan artıkları onlar yerlerdi. Aslan hastalanınca onlar da dara düştüler.
شیر یک روباه را فرمود رو ** مر خری را بهر من صیاد شو
Aslan, bir tilkiye var git, benim içim bir eşek avla.