-
بحثشان بسیار شد اندر خطاب ** مانده گشتند از سال و از جواب
- Aralarındaki bahis uzadı. Nihayet sualden de kaldılar, cevaptan da.
-
بعد از آن گفتش بدان در مملکه ** نهی لا تلقوا بایدی تهلکه
- Tilki, bundan sonra ona "Nefislerinizi, ellerinizle tehlikeye atmayın" emrini söyledi.
-
صبر در صحرای خشک و سنگلاخ ** احمقی باشد جهان حق فراخ
- Kuru ve kayalık bir sahrada sabretmek ahmaklıktır. Tanrı'nın âlemi geniş.
-
نقل کن زینجا به سوی مرغزار ** میچر آنجا سبزه گرد جویبار 2430
- Buradan çayırlığa göç. Orada ırmak kenarında yeşil otlar otla.
-
مرغزاری سبز مانند جنان ** سبزه رسته اندر آنجا تا میان
- Cennet gibi yemyeşil bir çayırlık. Orada yeşillikler bitmiş, ta bele kadar büyümüş.
-
خرم آن حیوان که او آنجا شود ** اشتر اندر سبزه ناپیدا شود
- Ne mutlu o hayvana ki oraya varır. Deve bile o yeşillikte kaybolur.
-
هر طرف در وی یکی چشمهی روان ** اندرو حیوان مرفه در امان
- Orada her yanda bir kaynak akmada. Orada hayvanlar, amana kavuşmuş, hepsi rahattaydı.
-
از خری او را نمیگفت ای لعین ** تو از آنجایی چرا زاری چنین
- Eşek, eşekliğinden "A melun, sen oradasın da neden böyle zayıfsın?
-
کو نشاط و فربهی و فر تو ** چیست این لاغر تن مضطر تو 2435
- Nerde neşen, semizliğin, nerde nurun, ferin? Neden bu sıkıntılara düşmüş bedenin böyle zayıf?
-
شرح روضه گر دروغ و زور نیست ** پس چرا چشمت ازو مخمور نیست
- Bu aç gözlülük, bu görmemezlik, senin yoksuzluğundandır, beylerbeyi olduğundan değil.