English    Türkçe    فارسی   

5
2427-2436

  • بحثشان بسیار شد اندر خطاب  ** مانده گشتند از سال و از جواب 
  • Aralarındaki bahis uzadı. Nihayet sualden de kaldılar, cevaptan da.
  • بعد از آن گفتش بدان در مملکه  ** نهی لا تلقوا بایدی تهلکه 
  • Tilki, bundan sonra ona "Nefislerinizi, ellerinizle tehlikeye atmayın" emrini söyledi.
  • صبر در صحرای خشک و سنگ‌لاخ  ** احمقی باشد جهان حق فراخ 
  • Kuru ve kayalık bir sahrada sabretmek ahmaklıktır. Tanrı'nın âlemi geniş.
  • نقل کن زینجا به سوی مرغزار  ** می‌چر آنجا سبزه گرد جویبار  2430
  • Buradan çayırlığa göç. Orada ırmak kenarında yeşil otlar otla.
  • مرغزاری سبز مانند جنان  ** سبزه رسته اندر آنجا تا میان 
  • Cennet gibi yemyeşil bir çayırlık. Orada yeşillikler bitmiş, ta bele kadar büyümüş.
  • خرم آن حیوان که او آنجا شود  ** اشتر اندر سبزه ناپیدا شود 
  • Ne mutlu o hayvana ki oraya varır. Deve bile o yeşillikte kaybolur.
  • هر طرف در وی یکی چشمه‌ی روان  ** اندرو حیوان مرفه در امان 
  • Orada her yanda bir kaynak akmada. Orada hayvanlar, amana kavuşmuş, hepsi rahattaydı.
  • از خری او را نمی‌گفت ای لعین  ** تو از آن‌جایی چرا زاری چنین 
  • Eşek, eşekliğinden "A melun, sen oradasın da neden böyle zayıfsın?
  • کو نشاط و فربهی و فر تو  ** چیست این لاغر تن مضطر تو  2435
  • Nerde neşen, semizliğin, nerde nurun, ferin? Neden bu sıkıntılara düşmüş bedenin böyle zayıf?
  • شرح روضه گر دروغ و زور نیست  ** پس چرا چشمت ازو مخمور نیست 
  • Bu aç gözlülük, bu görmemezlik, senin yoksuzluğundandır, beylerbeyi olduğundan değil.