-
از انار و از ترنج و شاخ سیب ** وز شراب و شاهدان بیحساب
- Narı, turuncu, elma dalını söyle. Şarabı ve sayısız güzelleri anlat.
-
یا از آن دریا که موجش گوهرست ** گوهرش گوینده و بیناورست
- Yahut dalgası inci olan, incisi söyleyen, gören denizi,
-
یا از آن مرغان که گلچین میکنند ** بیضهها زرین و سیمین میکنند
- Yahut gül devşiren, yumurtaları altından, gümüşten olan kuşları söyle.
-
یا از آن بازان که کبکان پرورند ** هم نگون اشکم هم استان میپرند 2555
- Yahut da ceylânları besleyen, hem sırt üstü, hem yüzükoyun uçan doğan kuşlarından bahset.
-
نردبانهاییست پنهان در جهان ** پایه پایه تا عنان آسمان
- Alemde gizli merdivenler vardır, basamak basamak tâ göğe kadar.
-
هر گره را نردبانی دیگرست ** هر روش را آسمانی دیگرست
- Her bulutun başka bir merdiveni vardır, her gidişin başka bir göğü.
-
هر یکی از حال دیگر بیخبر ** ملک با پهنا و بیپایان و سر
- Her biri, öbürünün halinden bihaberdir. Geniş bir ülkedir, ne başı var, ne sonu!
-
این در آن حیران که او از چیست خوش ** وآن درین خیره که حیرت چیستش
- Bu, o neden böyle hoş diye şaşmaktadır; o, bu neden böyle şaşıyor diye hayrette.
-
صحن ارض الله واسع آمده ** هر درختی از زمینی سر زده 2560
- Yeryüzü sahası geniştir. Orada her ağaç, yerden baş vermiş, boy atmıştır.
-
بر درختان شکر گویان برگ و شاخ ** که زهی ملک و زهی عرصهی فراخ
- Ağaçlardaki yapraklarla dallar, ne de güzel ülke, ne de geniş saha diye şükrederler.