-
آن گدا چشمی کفر از وی برفت ** لوت ایمانیش لمتر کرد و زفت
- Kafirliğin aç gözlülüğü ondan gitti, iman gıdası onu semirtti geliştirdi.
-
آنک از جوع البقر او میطپید ** همچو مریم میوهی جنت بدید 285
- Öküz açlığı illetine tutunan adam, Meryem gibi cennet meyvesini gördü.
-
میوهی جنت سوی چشمش شتافت ** معدهی چون دوزخش آرام یافت
- Cennet meyvesi, bedenine koştu, ulaştı. Cehennem gibi olan midesi, yatıştı rahatladı.
-
ذات ایمان نعمت و لوتیست هول ** ای قناعت کرده از ایمان به قول
- Ey imandan yalnız bir lafa kanan, ununla kanaat eden kişi, zaten iman yüce bir nimettir, büyük bir gıdadır.
-
بیان آنک نور که غذای جانست غذای جسم اولیا میشود تا او هم یار میشود روح را کی اسلم شیطانی علی یدی
- ”Şeytanın, benim elimdem müslüman oldu” hadisine göre can gıdası olan nur, ruha eş ve dost olmak için velilerin cisimlerine gıda olur.
-
گرچه آن مطعوم جانست و نظر ** جسم را هم زان نصیبست ای پسر
- Gerçi ruh gıdası canın ve gözün yediği bir gıdadır; fakat oğul, cismin de ondan nasibi vardır.
-
گر نگشتی دیو جسم آن را اکول ** اسلم الشیطان نفرمودی رسول
- Şeytana benzeyen beden, onu yemeseydi Resül benim Şeytanım Müslüman olmuştur buyurmazdı.
-
دیو زان لوتی که مرده حی شود ** تا نیاشامد مسلمان کی شود 290
- Ölüyü dirilten o yemekten Şeytan yiyip içmese nasıl olur da Müslüman olur?
-
دیو بر دنیاست عاشق کور و کر ** عشق را عشقی دگر برد مگر
- Şeytan dünyaya aşıktır. Kördür, sağırdır. Bir aşkı başka bir aşk giderebilir.
-
از نهانخانهی یقین چون میچشد ** اندکاندک رخت عشق آنجا کشد
- Yakıynin gizli evinde yer, içerse yavaş yavaş aşk pılı pırtısını oraya çeker götürür.
-
یا حریص االبطن عرج هکذا ** انما المنهاج تبدیل الغذا
- Ey karnına haris olan böylece yücel. Bunun yolu, ancak yiyeceğini değiştirmedir.