تو نهای زان نازنینان عزیز ** که ترا دارند بیجوز و مویز 2845
Sen o yüce nazeninlerden değilsin ki sana ceviz ve kuru üzüm vermesinler.
جوع رزق جان خاصان خداست ** کی زبون همچو تو گیج گداست
Açlık. Tanrı haslarının gıdasıdır. Senin gibi ahmak yoksul, nerden ona zebun olacak?
باش فارغ تو از آنها نیستی ** که درین مطبخ تو بینان بیستی
Aldırış etme, sen onlardan değilsin ki bu mutfakta ekmeksiz beklıyesin.
کاسه بر کاسهست و نان بر نان مدام ** از برای این شکمخواران عام
Şu aşagılık ve karnına düşkün kişilere daima kâse üstünde kâse sunarlar, ekmek üstüne ekmek.
چون بمیرد میرود نان پیش پیش ** کای ز بیم بینوایی کشته خویش
Bu çeşit adam öldü mü ekmek, önünden giderek ey yoksullukla, ümitsizlikle kendini öldüren der,
تو برفتی ماند نان برخیز گیر ** ای بکشته خویش را اندر زحیر 2850
İşte sen öldün, ekmek kaldı. Hadi kalk da al ekmeğini bakalım ey kendini elemlerle öldüren!
هین توکل کن ملرزان پا و دست ** رزق تو بر تو ز تو عاشقترست
Kendine gel de elin, ayağın titremesin. Rızkın, senin ona âşık olmandan ziyade sana âşıktır.
عاشقست و میزند او مولمول ** که ز بیصبریت داند ای فضول
Âşıktır, senin sabırsızlığını bilir de emekliye emekliye sana gelir a herzevekil!
گر ترا صبری بدی رزق آمدی ** خویشتن چون عاشقان بر تو زدی
Sabrın olsaydı rızkın gelir, âşıklar gibi kendini sana teslim ederdi.
این تب لرزه ز خوف جوع چیست ** در توکل سیر میتانند زیست
Açlık korkusundan bu titreyiş nedir? Tanrı'ya dayanmayla tok yaşanabilir pekâlâ.
حکایت آن گاو کی تنها در جزیره ایست بزرگ حق تعالی آن جزیرهی بزرگ را پر کند از نبات و ریاحین کی علف گاو باشد تا به شب آن گاو همه را بخورد و فربه شود چون کوه پارهای چون شب شود خوابش نبرد از غصه و خوف کی همه صحرا را چریدم فردا چه خورم تا ازین غصه لاغر شود همچون خلال روز برخیزد همه صحرا را سبزتر و انبوهتر بیند از دی باز بخورد و فربه شود باز شبش همان غم بگیرد سالهاست کی او همچنین میبیند و اعتماد نمیکند
Büyük bîr adada bir öküz varmış. Ulu Tanrı, o adayı otlarla, çayır, çimenle doldurur, öküz, akşama kadar hepsini otlar, bir dağ parçatı gibi şişer, semirir, gece olunca bütün ovayı ot-ladım, hepsini bitirdim. Yarın ne yiyeceğim diye korkuyla, derde kapılır, uyuyamaz, bu dertle kulak karıştırılan hilâle dönermiş. Sabahleyin kalkınca yine bütün yazıyı, dünkünden daha yeşil, daha bol çayır, çimenle dolu bulur, yine yer, içer, semirir, geceleyin aynı derde düşermiş. Yıllardır bunu görür, fakat Tanrı'ya yine güvenmezmiş.