-
هست مردی گفت این بازار پر ** مردمانند آخر ای دانای حر
- Bir adam, şu pazar, adamla dolu o hür kişi dedi.
-
گفت خواهم مرد بر جادهی دو ره ** در ره خشم و به هنگام شره
- Adam arayan dedi ki: Bu iki yol ağzı ana caddede öfke ve hırs zamanında dayanan bir adam arıyorum.
-
وقت خشم و وقت شهوت مرد کو ** طالب مردی دوانم کو به کو
- Öfke ve şehvet vaktinde kendini tutabilen adam nerde? Bucak, bucak, sokak sokak böyle bir adam arıyorum işte.
-
کو درین دو حال مردی در جهان ** تا فدای او کنم امروز جان
- Nerde âlemde bu iki halde dayanabilen bir adam ki bugün ona canımı feda edeyim.
-
گفت نادر چیز میجویی ولیک ** غافل از حکم و قضایی بین تو نیک 2895
- Bunu duyan, nadir bulunur bir şey arıyorsun, fakat kaza ve kaderden gafilsin dedi iyi bak.
-
ناظر فرعی ز اصلی بیخبر ** فرع ماییم اصل احکام قدر
- Sen, fer'e bakıyorsun; asıldan haberin bile yok. Biz fer'iz, asıl olan kader hükümleridir.
-
چرخ گردان را قضا گمره کند ** صدعطارد را قضا ابله کند
- Kaza ve kader, dönüp duran gökyüzünün bile yolunu kaybeder. Yüzlerce Utarid'i kaza ve kader, aptallaştırır.
-
تنگ گرداند جهان چاره را ** آب گرداند حدید و خاره را
- Çare âlemini daraltır, demirle mermeri bile eritir, su haline getirir.
-
ای قراری داده ره را گام گام ** خام خامی خام خامی خام خام
- Ey bu yolu adım adım adımlamaya karar veren kişi, sen hamın hamısın, hamın hamısın, hamın hamı!
-
چون بدیدی گردش سنگ آسیا ** آب جو را هم ببین آخر بیا 2900
- Değirmen taşının dönüşünü gördün, bari gel de dereyi de gör.