-
گفت حق ایوب را در مکرمت ** من بهر موییت صبری دادمت
- Tanrı, Eyyub'a ihsanlarını söylerken ben, senin her kılına bir sabır verdim dedi.
-
هین به صبر خود مکن چندین نظر ** صبر دیدی صبر دادن را نگر
- Kendine gel de sabrına bu kadar bakma. Sabrı gördün, sabır vereni de gör.
-
چند بینی گردش دولاب را ** سر برون کن هم ببین تیز آب را 2905
- Dolabın dönüşünü ne vakte dek göreceksin? Başını çevir de hızlı ve coşkun coşkun akan suyu da gör.
-
تو همیگویی که میبینم ولیک ** دید آن را بس علامتهاست نیک
- Görüyorum deyip duruyorsun ama onu .görmenin birçok ayan beyan nişaneleri vardır.
-
گردش کف را چو دیدی مختصر ** حیرتت باید به دریا در نگر
- Şöyle denizin köpüğünü görüverdin mi hayran olman lâzım ki denizi de göresin.
-
آنک کف را دید سر گویان بود ** وانک دریا دید او حیران بود
- Köpüğü gören, sırlar söyler. Fakat denizi gören şaşırır kalır.
-
آنک کف را دید نیتها کند ** وانک دریا دید دل دریا کند
- Köpüğü gören, niyetlerde bulunur; denizi gören, gönlünü deniz haline getirir.
-
آنک کفها دید باشد در شمار ** و آنک دریا دید شد بیاختیار 2910
- Köpükleri gören, onları sayar döker. Denizi görenin irade ve ihtiyarı kalmaz.
-
آنک او کف دید در گردش بود ** وانک دریا دید او بیغش بود
- Köpüğü gören dönüp dolaşmaya düşer. Denizi görende hiçbir gıllügiş kalmaz.
-
دعوت کردن مسلمان مغ را
- Müslümanın bir Mecusiyi dine davet etmesi. Şeytanın, Tanrı kapısındaki hali
-
مر مغی را گفت مردی کای فلان ** هین مسلمان شو بباش از مومنان
- Bir adam, Mecusinin birine, yahu, gel de müslüman ol, müslümanlar arasına karış dedi.