-
دیو گوید ای اسیر طبع و تن ** عرضه میکردم نکردم زور من
- Şeytan, ey tabiat ve ten tutsağı der, ben bunu sana gösterdim, fakat zorlamadım ki.
-
وآن فرشته گویدت من گفتمت ** که ازین شادی فزون گردد غمت
- Melek de, ben sana, bu neşe yüzünden gamın artar demedim mi ?
-
آن فلان روزت نگفتم من چنان ** که از آن سویست ره سوی جنان
- Falan günde ben sana şöyle demedim mi? Cinler yolu, o tarafa giden yoldur.
-
ما محب جان و روح افزای تو ** ساجدان مخلص بابای تو 2995
- Biz, senin canına dostuz, ruhuna ruhlar katarız. Senin babana ihlâsla secde etmişiz.
-
این زمانت خدمتی هم میکنیم ** سوی مخدومی صلایت میزنیم
- Şimdi de sana hizmet etmekte, hizmet edilme yoluna seni çağırmadayız.
-
آن گره بابات را بوده عدی ** در خطاب اسجدوا کرده ابا
- Bu şeytanlar, babana da düşmandı. "Secde edin" emrine uymadılar.
-
آن گرفتی آن ما انداختی ** حق خدمتهای ما نشناختی
- Fakat sen ona uydun da bizi dinlemedin. Hizmet haklarımızı tanımadın bile.
-
این زمان ما را و ایشان را عیان ** در نگر بشناس از لحن و بیان
- Şimdi biz de meydandayız, onlar da. Sözümüzden, sesimizden tanı, gör der.
-
نیم شب چون بشنوی رازی ز دوست ** چون سخن گوید سحر دانی که اوست 3000
- Gece yarısı dosttan bir sır duydun, onun söz söyleyişini işittin mi, sabahleyin söz söyleyenin o dost olduğunu anlarsın.
-
ور دو کس در شب خبر آرد ترا ** روز از گفتن شناسی هر دو را
- Geceleyin iki kişi, sana haber getirirse sabahleyin ikisini de seslerinden tanırsın.