-
خشم اشتر نیست با آن چوب او ** پس ز مختاری شتر بردست بو
- Devecinin değneğine kızmaz. Görüyorsun ya deve bile ihtiyardan bir kolcuya sahiptir.
-
همچنین سگ گر برو سنگی زنی ** بر تو آرد حمله گردد منثنی
- Yine böylece bir köpeğe taş atsan iki büklüm olur da sana salar.
-
سنگ را گر گیرد از خشم توست ** که تو دوری و ندارد بر تو دست
- Hattâ seni bırakıp o taşı yakalarsa, ısırırsa o da yine sana olan kızgınlığındandır. Çünkü sen ondan uzaktasın, sana el atamıyor, onu ısırıyor.
-
عقل حیوانی چو دانست اختیار ** این مگو ای عقل انسان شرم دار
- Hayvani olan akıl bile ihtiyarı biliyor.Artık sen ey insani akıl, utan da ihtiyar yoktur deme.
-
روشنست این لیکن از طمع سحور ** آن خورنده چشم میبندد ز نور 3055
- İhtiyar, apaydın meydandadır ama o obur, sahur yemeği tamahiyle gözünü nurdan kapar.
-
چونک کلی میل او نان خوردنیست ** رو به تاریکی نهد که روز نیست
- Çünkü onun bütün meyli, ekmek yemeyedir, bunun için yüzünü karanlığa tutar da daha gündüz olmadı der.
-
حرص چون خورشید را پنهان کند ** چه عجب گر پشت بر برهان کند
- Hırs, gündüzü bile gizledikten sonra artık delile sırtını çevirirse şaşılmaz.
-
حکایت هم در بیان تقریر اختیار خلق و بیان آنک تقدیر و قضا سلب کنندهی اختیار نیست
- Halkın ihtiyarına ve kaza ve kaderin ihtiyarıgidermeyeceğine dair hikâye
-
گفت دزدی شحنه را کای پادشاه ** آنچ کردم بود آن حکم اله
- Bir hırsız, şahneye dedi ki: Efendim, yaptığım i}, Tanrı takdiri.
-
گفت شحنه آنچ من هم میکنم ** حکم حقست ای دو چشم روشنم
- Şahne dedi ki:A iki gözümün nuru, benim yaptığım da Tanrının hikmeti, Tanrı'nın takdiri!
-
از دکانی گر کسی تربی برد ** کین ز حکم ایزدست ای با خرد 3060
- Birisi bir dükkândan bir turp çalsa da a akilli kişi, bu Tanrı takdiri dese,