-
حکم حق گر عذر میشاید ترا ** پس بیاموز و بده فتوی مرا
- Tanrı hükmü, sana özür olabiliyorsa âlâ, öğren de bana fetva ver bakalım.
-
که مرا صد آرزو و شهوتست ** دست من بسته ز بیم و هیبتست
- Benim de yüzlerce isteğim, şehvetim var da elim, korkudan, Tanrı heybetinden bağlı.
-
پس کرم کن عذر را تعلیم ده ** برگشا از دست و پای من گره
- Kerem et de bana şu özrü öğret, elimden ayağımdan düğümü çöz.
-
اختیاری کردهای تو پیشهای ** که اختیاری دارم و اندیشهای
- Bir sanatı seçmiş, kendine iş edinmişsin. Bu, bîr ihtiyarım var, bir düşüncem var demektir.
-
ورنه چون بگزیدهای آن پیشه را ** از میان پیشهها ای کدخدا 3070
- Yoksa ey iş eri, neden sanatlar arasında o sanatı seçtin?
-
چونک آید نوبت نفس و هوا ** بیست مرده اختیار آید ترا
- Ama nefis ve hava ve heves nöbeti geldi miydi sana yirmi er kuvveti gelir.
-
چون برد یک حبه از تو یار سود ** اختیار جنگ در جانت گشود
- Dostun senin bir habbecik menfaatine mâni oha hemen savaş ihtiyarına sahip olur onunla cenge kalkışırsın.
-
چون بیاید نوبت شکر نعم ** اختیارت نیست وز سنگی تو کم
- Fakat nimetlere şükür etme nöbeti geldi mi ihtiyarın yoktur; taştan da aşağı bir hal alırsın.
-
دوزخت را عذر این باشد یقین ** که اندرین سوزش مرا معذور بین
- Nihayet cehennem de seni yakıyorum ama hoş gör, beni mazur tut diye özür getirir.
-
کس بدین حجت چو معذورت نداشت ** وز کف جلاد این دورت نداشت 3075
- Kimse, bu delille seni mazur görmedikten sonra artık bu delil, seni cellâdın elinden kurtarmaz.