-
گر بگویند آنچ میخواهد وزیر ** خواست آن اوست اندر دار و گیر
- Vezir, neyi dilerse o olur. Alıp tutmada hüküm onun hükmü derlerse.
-
گرد او گردان شوی صد مرده زود ** تا بریزد بر سرت احسان و جود
- Derhal yüz adammışsın gibi onun etrafında dönüp dolaşır, başına ihsan ve lûtuflar dökmesi için elinden geleni yapmaya mı kalkışırsın;
-
یا گریزی از وزیر و قصر او ** این نباشد جست و جوی نصر او
- Yoksa vezirden, vezirin köşkünden kaçıp gider misin? Bu son hareket, onun yardımını,lűtfunu aramak değildir ki.
-
بازگونه زین سخن کاهل شدی ** منعکس ادراک و خاطر آمدی 3120
- Sen, bu sözü ters anladın da tembelleştin, anlayışına ters bir hal oldu, akim karıştı gitti.
-
امر امر آن فلان خواجهست هین ** چیست یعنی با جز او کمتر نشین
- Emir, o filân efendinindir demek, ne demektir? Sakın ha,ondan başkasıyla az düş kalk.
-
گرد خواجه گرد چون امر آن اوست ** کو کشد دشمن رهاند جان دوست
- Onun başına dön dolaş. Emir, onun emri, düşmanı o öldürecek, dostun canini o kurtaracak.
-
هرچه او خواهد همان یابی یقین ** یاوه کم رو خدمت او برگزین
- O ne dilerse ancak ona nail olabilirsin. Onun için onun yanına az gitme, onu kaybetme, onu seç demektir.
-
نی چو حاکم اوست گرد او مگرد ** تا شوی نامه سیاه و روی زود
- Mademki hüküm, onun hükmü, onun yanın" uğrama, onun etrafında dönüp dolaşma da amel defterin kapkara, yüzün sapsarı olmasın demek değildir.
-
حق بود تاویل که آن گرمت کند ** پر امید و چست و با شرمت کند 3125
- O sözü, tevîl etmek gerektir ki seni kızıştırsın. ümitlendirsin, çevik bir hale getirsin, âr ve haya sahibi etsin.
-
ور کند سستت حقیقت این بدان ** هست تبدیل و نه تاویلست آن
- Eğer sana gevşeklik verirse bil ki bu, seni başka bir hale sokuyor, tevil değildir.