English    Türkçe    فارسی   

5
3117-3126

  • گر بگویند آنچ می‌خواهد وزیر  ** خواست آن اوست اندر دار و گیر 
  • Vezir, neyi dilerse o olur. Alıp tutmada hüküm onun hükmü derlerse.
  • گرد او گردان شوی صد مرده زود  ** تا بریزد بر سرت احسان و جود 
  • Derhal yüz adammışsın gibi onun etrafında dönüp dolaşır, başına ihsan ve lûtuflar dökmesi için elinden geleni yapmaya mı kalkışırsın;
  • یا گریزی از وزیر و قصر او  ** این نباشد جست و جوی نصر او 
  • Yoksa vezirden, vezirin köşkünden kaçıp gider misin? Bu son hareket, onun yardımını,lűtfunu aramak değildir ki.
  • بازگونه زین سخن کاهل شدی  ** منعکس ادراک و خاطر آمدی  3120
  • Sen, bu sözü ters anladın da tembelleştin, anlayışına ters bir hal oldu, akim karıştı gitti.
  • امر امر آن فلان خواجه‌ست هین  ** چیست یعنی با جز او کمتر نشین 
  • Emir, o filân efendinindir demek, ne demektir? Sakın ha,ondan başkasıyla az düş kalk.
  • گرد خواجه گرد چون امر آن اوست  ** کو کشد دشمن رهاند جان دوست 
  • Onun başına dön dolaş. Emir, onun emri, düşmanı o öldürecek, dostun canini o kurtaracak.
  • هرچه او خواهد همان یابی یقین  ** یاوه کم رو خدمت او برگزین 
  • O ne dilerse ancak ona nail olabilirsin. Onun için onun yanına az gitme, onu kaybetme, onu seç demektir.
  • نی چو حاکم اوست گرد او مگرد  ** تا شوی نامه سیاه و روی زود 
  • Mademki hüküm, onun hükmü, onun yanın" uğrama, onun etrafında dönüp dolaşma da amel defterin kapkara, yüzün sapsarı olmasın demek değildir.
  • حق بود تاویل که آن گرمت کند  ** پر امید و چست و با شرمت کند  3125
  • O sözü, tevîl etmek gerektir ki seni kızıştırsın. ümitlendirsin, çevik bir hale getirsin, âr ve haya sahibi etsin.
  • ور کند سستت حقیقت این بدان  ** هست تبدیل و نه تاویلست آن 
  • Eğer sana gevşeklik verirse bil ki bu, seni başka bir hale sokuyor, tevil değildir.