-
آنچنان که بر سرت مرغی بود ** کز فواتش جان تو لرزان شود
- Hani başında bir kuş olur da uçmasın diye canin titrer.
-
پس نیاری هیچ جنبیدن ز جا ** تا نگیرد مرغ خوب تو هوا
- Yerinden bile kımıldamaz,o güzelim kuş havalanmasın dersin.
-
دم نیاری زد ببندی سرفه را ** تا نباید که بپرد آن هما
- Nefes alma,öksürüğün bile gelse kendini sıkar,o devlet kuşu uçar diye korkundan öksürmezsin bile.
-
ور کست شیرین بگوید یا ترش ** بر لب انگشتی نهی یعنی خمش
- O sırada birisi sana tatlı,yahut acı bir söz söylese ağzına parmağını kor,sus demek istersin.
-
حیرت آن مرغست خاموشت کند ** بر نهد سردیگ و پر جوشت کند 3250
- İşte o kuş hayrettir,seni susturur.Tencerenin ağzını kapatır,seni kaynatmaya başlar.
-
پرسیدن پادشاه قاصدا ایاز را کی چندین غم و شادی با چارق و پوستین کی جمادست میگویی تا ایاز را در سخن آورد
- Padişahın,Eyaz'ı söyletmek üzere mahsus 'Bunca gamı,neşeyi,cansız bir şey olan çarıkla pöstekiye neden söylersin?'diye sordu
-
ای ایاز این مهرها بر چارقی ** چیست آخر همچو بر بت عاشقی
- Ey Eyaz,bir çarık parçasına şu sevgi nedir?Neden bir put gibi ona aşıksın?
-
همچو مجنون از رخ لیلی خویش ** کردهای تو چارقی را دین و کیش
- Mecnun gibi kendi Leyla’ndan yüzünü çevirmişsin de bir çarığı kendine din,iman edinmişsin.
-
با دو کهنه مهر جان آمیخته ** هر دو را در حجرهای آویخته
-
چند گویی با دو کهنه نو سخن ** در جمادی میدمی سر کهن
- İki eski çarığa niceye kadar bir taze sözler söyleyerek,cansız bir şeye ezeli sırrı açacaksın?
-
چون عرب با ربع و اطلال ای ایاز ** میکشی از عشق گفت خود دراز 3255
- Ey ayaz,Araplar gibi sevginden çöllerde kalan çadır yerlerine,oralardaki döküntülere uzun uzun hitap ediyorsun.