-
ابلهان گفتند مجنون را ز جهل ** حسن لیلی نیست چندان هست سهل
- Ahmaklar, bilgisizliklerinden Mecnun'a dediler ki:Leyla,pek o kadar ahım şahım bir şey değil.
-
بهتر از وی صد هزاران دلربا ** هست همچون ماه اندر شهر ما
- Şehrimizde ondan daha güzel ay gibi yüz binlerce kız var.
-
گفت صورت کوزه است و حسن می ** می خدایم میدهد از نقش وی
- Mecnun dedi ki:Suret testidir,güzellik şarap,Tanrı,bana onun suretinden şarap içirmede.
-
مر شما را سرکه داد از کوزهاش ** تا نباشد عشق اوتان گوش کش
- Halbuki onun testisinde size sirke verdi de onun için onun sevgisi,sizin kulağınızı tutup çekmede.
-
از یکی کوزه دهد زهر و عسل ** هر یکی را دست حق عز و جل 3290
- Tanrı,bir testiden hem zehir verir,hem bal.Onu,buna veren de ulu Tanrı'dır,bunu,şuna veren de.
-
کوزه میبینی ولیکن آب شراب ** روی ننماید به چشم ناصواب
- Testiyi görüyorsun ama o şarap,doğru olmayan göze görünmez.
-
قاصرات الطرف باشد ذوق جان ** جز به خصم خود بنماید نشان
- Can zevki,ehlinden başkasını bakmaz,hısmından başkasına nişane vermez.
-
قاصرات الطرف آمد آن مدام ** وین حجاب ظرفها همچون خیام
- O şarap,ehlinden başkasını görmez.Şu zarf hicapleriyse onu gizliyen çadırlara benzer.
-
هست دریا خیمهای در وی حیات ** بط را لیکن کلاغان را ممات
- O deniz,bir çadırdır ki onun içinde kaz yaşar.Fakat kuzgunlar ölürler.
-
زهر باشد مار را هم قوت و برگ ** غیر او را زهر او دردست و مرگ 3295
- Zehir,yılana gıdadır,azıktır.Ondan başkasınaysa yılanın zehiri,derttir,ölümdür.