-
هر دو او باشد ولیک از ریع زرع ** دانه باشد اصل و آن که پره فرع
- Her ikisi de odur.Fakat mahsulün aslı tanedir,o saman çöpü,feridir.
-
حکمت این اضداد را با هم ببست ** ای قصاب این گردران با گردنست
- Tanrı hikmeti,bu zıtları birbiriyle kaynaştırdı.Ey kasap,şu oyluk eti,gerdanla beraber işte.
-
روح بیقالب نداند کار کرد ** قالبت بیجان فسرده بود و سرد
- Ruh,bedensiz bir iş yapamaz.Kalıbın da ruhsuz soğur,donar.
-
قالبت پیدا و آن جانت نهان ** راست شد زین هر دو اسباب جهان
- Kalıbın meydandadır da canın gizli.Alemin sebepleri de şu ikisinden düzelmiştir.
-
خاک را بر سر زنی سر نشکند ** آب را بر سر زنی در نشکند 3425
- Toprağı,bir adamın başına atarsan baş yarmaz.Suyu birinin başına atsan yine baş yarılmaz.
-
گر تو میخواهی که سر را بشکنی ** آب را و خاک را بر هم زنی
- Baş yarmak istiyorsan suyla toprağı birbirine katıp kerpiç yapman gerek.
-
چون شکستی سر رود آبش به اصل ** خاک سوی خاک آید روز فصل
- Baş yardın mı o kerpiçin suyu,aslına gider,ayrılış gününde toprak da toprağa kavuşur.
-
حکمتی که بود حق را ز ازدواج ** گشت حاصل از نیاز و از لجاج
- Tanrı'nın suyla toprağı birleştirmesindeki hikmeti,niyazla,inattan hasıl olur.
-
باشد آنگه ازدواجات دگر ** لا سمع اذن و لا عین بصر
- Ondan sonra daha başka birleşmeler meydana gelir ki onları ne kulak duymuştur,ne göz görmüştür.
-
گر شنیدی اذن کی ماندی اذن ** یا کجا کردی دگر ضبط سخن 3430
- Kulak duysaydı kulak olarak kalır, yahut artık başka sözleri duyabilir miydi?