English    Türkçe    فارسی   

5
3591-3600

  • آن جهان چون ذره ذره زنده‌اند  ** نکته‌دانند و سخن گوینده‌اند 
  • O âlem, zerre zerre diridir. Her zerresi nükteden anlar, söz söyler.
  • در جهان مرده‌شان آرام نیست  ** کین علف جز لایق انعام نیست 
  • Onlar, ölü olan cihanda oturmaz, dinlemezler. Çünkü ot, ancak hayvanlara lâyıktır.
  • هر که را گلشن بود بزم و وطن  ** کی خورد او باده اندر گولخن 
  • Kim, gül bahçesinde meclis kurar, yurt tutarsa külhanda şarap içer mi hiç?
  • جای روح پاک علیین بود  ** کرم باشد کش وطن سرگین بود 
  • Pak ruhun makamı, illiyyin'dir. Pislikte yurt edinense kurttur.
  • بهر مخمور خدا جام طهور  ** بهر این مرغان کور این آب شور  3595
  • Tanrı mahmuruna tertemiz şarap kadehi sunulur. Bu kör kuşlaraysa şu kara ve tuzlu su.
  • هر که عدل عمرش ننمود دست  ** پیش او حجاج خونی عادلست 
  • Kime Ömer'in adaleti, el vermezse onca kanlı kaatil Haccac, âdildir.
  • دختران را لعبت مرده دهند  ** که ز لعب زندگان بی‌آگهند 
  • Kızlara cansız bebekleri oyuncak diye verirler. Çünkü onlar, diri oyuncaktan bir şey anlamazlar ki.
  • چون ندارند از فتوت زور و دست  ** کودکان را تیغ چوبین بهترست 
  • Küçük erkek çocuklar, erliklerinden bir şey anlamazlar, güçleri kuvvetleri yoktur. Onun için onlara tahta kılıç daha yeğdir.
  • کافران قانع بنقش انبیا  ** که نگاریده‌ست اندر دیرها 
  • Kâfirler, peygamberlerin kiliselerde yapılmış olan resimleriyle kanaat ederler.
  • زان مهان ما را چو دور روشنیست  ** هیچ‌مان پروای نقش سایه نیست  3600
  • Fakat o ay parçaları, bizim için apaydın olduğundan resimlerine aldırış bile etmeyiz.