-
علت و پرهیز شد بحران نماند ** کفر او ایمان شد و کفران نماند
- Hastalık ve perhiz zamanı geçti, buhran kalmadı. Küfür, iman oldu, küfran kalmadı.
-
چون الف از استقامت شد به پیش ** او ندارد هیچ از اوصاف خویش
- Elif gibi, doğruluğu yüzünden öne geçmiştir. Onda kendi sıfatlarından hiçbir şey kalmamıştır.
-
گشت فرد از کسوهی خوهای خویش ** شد برهنه جان به جانافزای خویش
- Kendi huylarından çıkmış tek olmuş... canı, canına can katan sevgiliyse çırçıplak bir hale gelmiştir.
-
چون برهنه رفت پیش شاه فرد ** شاهش از اوصاف قدسی جامه کرد
- O tek ve benzersiz, eşsiz örneksiz padişahın huzuruna çırçıplak gidince padişah, ona kendi kutlu sıfatlarından bir elbise giydirmiştir.
-
خلعتی پوشید از اوصاف شاه ** بر پرید از چاه بر ایوان جاه 3615
- Padişahın sıfatlarından bir elbiseye bürünmüş, kuyudan mevki ve ikbal sayvanının üstüne uçmuştur.
-
این چنین باشد چو دردی صاف گشت ** از بن طشت آمد او بالای طشت
- Tortulu bir şey saf oldu mu böyle olur. Tıpkı onun gibi o da tasın dibinden üstüne çıkmıştır.
-
در بن طشت از چه بود او دردناک ** شومی آمیزش اجزای خاک
- Tasın dibindeyken tortuluydu, toprak cüzülerı, ona karışmış, o şomluk onu bulandırmıştı.
-
یار ناخوش پر و بالش بسته بود ** ورنه او در اصل بس برجسته بود
- Hiç de hoş olmayan dost, onun kolunu kanadını bağlamıştı. Fakat o, aslında yüceydi.
-
چون عتاب اهبطوا انگیختند ** همچو هاروتش نگون آویختند
- "Yeryüzüne inin" sesi gelince onu Harut gibi baş aşağı asakodu.
-
بود هاروت از ملاک آسمان ** از عتابی شد معلق همچنان 3620
- Harut, gökteki meleklerdendi, bir azar yüzünden öylece asılı kaldı.