-
این چنین سوزان و گرم آخر مکار ** مشورت کن با یکی خاوندگار
- Fakat böyle ateşli ateşli ekmeye kalkışma. Bir iş eriyle danış.
-
مشورت کو عقل کو سیلاب آز ** در خرابی کرد ناخنها دراز
- Fakat meşveret nerde, akıl nerde? Hırs seli, adama yıkık yerleri kazdırır, tırnaklarını uzatır.
-
بین ایدی سد و سوی خلف سد ** پیش و پس کم بیند آن مفتون خد
- Bir güzele âşık olanın önünde de sed vardır, ardında da. öyle adam, artık önünü, ardını az görür.
-
آمده در قصدجان سیل سیاه ** تا که روبه افکند شیری به چاه 3870
- Kara sel, cana Kasdetmeye geldi mi bir tilki, aslanı kuyuya düşürür.
-
از چهی بنموده معدومی خیال ** تا در اندازد اسودا کالجبال
- Dağ gibi aslanlar, kuyuda olmıyan bir hayali görürler de kendilerini kaldırıp atarlar.
-
هیچکس را با زنان محرم مدار ** که مثال این دو پنبهست و شرار
- Hiç kimseyi kadınlarla mahrem tutma. Çünkü erkekle kadın, ateşle pamuğa benzer.
-
آتشی باید بشسته ز آب حق ** همچو یوسف معتصم اندر زهق
- Tanrı suyu ile yunmuş bir ateş gerek ki bulûğa erme sırasında bile Yusuf gibi kötülükten çekinsin.
-
کز زلیخای لطیف سروقد ** همچو شیران خویشتن را واکشد
- Selvi boylu lâtif Zeliha'dan aslanlar gibi kendisini çeksin.
-
بازگشت از موصل و میشد به راه ** تا فرود آمد به بیشه و مرجگاه 3875
- O yiğit er de Musul'dan döndü, yola düştü. Yolda bir ormana, bir yeşilliğe geldi.
-
آتش عشقش فروزان آن چنان ** که نداند او زمین از آسمان
- Aşk ateşi, öyle bir parlamıştı ki yerle göğü fark etmiyordu.