-
رو نماید از طریق زادنی ** گر نباشد از علوقش رهزنی
- Kadının rahminde meniyi kabule mâni bir şey yoksa bu can, doğuş yoliyle gelir, yüz gösterir.
-
هر کجا دو کس به مهری یا به کین ** جمع آید ثالثی زاید یقین
- Her nerde iki adam, sevgiyle, yahut kinle birleşseler, bir üçüncü can, mutlaka doğar.
-
لیک اندر غیب زاید آن صور ** چون روی آن سو ببینی در نظر 3895
- Fakat o suretler, gayp âleminde doğarlar. Oraya varınca onları gözünle de görürsün.
-
آن نتایج از قرانات تو زاد ** هین مگرد از هر قرینی زود شاد
- O sonuçlar, senin birleşmelerinden doğdu. Kendine gel de her eşe hemen sevinme.
-
منتظر میباش آن میقات را ** صدق دان الحاق ذریات را
- Vaktini bekle. O zürriyetlerin sana ulaşacağından emin ol.
-
کز عمل زاییدهاند و از علل ** هر یکی را صورت و نطق و طلل
- Onlar, amelden ve sebeplerden doğmuşlardır. Her birinin sözü vardır, mekânı vardır.
-
بانگشان درمیرسد زان خوش حجال ** کای ز ما غافل هلا زوتر تعال
- O güzelim perdelerden sesleri erişir: Ey bizden gafil olan, hadi, çabuk yücel!
-
منتظر در غیب جان مرد و زن ** مول مولت چیست زوتر گام زن 3900
- Kadının canı da kıyamet gününü bekler, erkeğin canı da. Bu âlemde emeklemen nedir ki? Daha çabuk adım at.
-
راه گم کرد او از آن صبح دروغ ** چون مگس افتاد اندر دیگ دوغ
- O er, o yalancı sabah yüzünden yolunu kaybetti de sinek gibi ayran kabına. düştü işte.
-
پشیمان شدن آن سرلشکر از آن خیانت کی کرد و سوگند دادن او آن کنیزک را کی به خلیفه باز نگوید از آنچ رفت
- Başkomutanın, yaptığı cinayetten pişman olarak o halayıkcağıza, bu işi Halifeye söylememesi için ant vermesi
-
چند روزی هم بر آن بد بعد از آن ** شد پشیمان او از آن جرم گران
- Birkaç gün murat alıp murat verdiler. Fakat sonra o büyük suçtan pişman oldu.