-
خوف او را خود خیالش میدهد ** آن خیالش سوی ظلمت میکشد
- Korku, ona bir hayal verir. İşte o hayal, onu karanlığa çeker.
-
آن خیال نور میترساندش ** بر شب ظلمات میچفساندش
- Nur hayali, onu korkutur da karanlık gecelere sarılmasına sebep olur.
-
از خیال دشمن و تصویر اوست ** که تو بر چفسیدهای بر یار و دوست
- Sen, düşmanın hayali ve tasavvuru yüzünden sevgiliye ve dosta sarılmışsındır.
-
موسیا کشفت لمع بر که فراشت ** آن مخیل تاب تحقیقت نداشت
- Ey Musa sana keşfedilen tecelli nurları, dağa vurdu. Fakat o hayaller kuran dağ, senin hakikatinin ziyasına tahammül edemedi.
-
هین مشو غره بدانک قابلی ** مر خیالش را و زین ره واصلی 3915
- Kendine gel de hayaline kabiliyetim var diye gururlanma, bu yoldan hakikate ulaşacağını umma.
-
از خیال حرب نهراسید کس ** لا شجاعه قبل حرب این دان و بس
- Savaş hayalinden kimse korkmaz. Savaştan önce yiğitlik yoktur; bunu bil, kâfi.
-
بر خیال حرب خیز اندر فکر ** میکند چون رستمان صد کر و فر
- Puşt da, savaş hayaline kapılır, aklından Rüstemler gibi yiğitlikler geçirir.
-
نقش رستم که آن به حمامی بود ** قرن حمله فکر هر خامی بود
- Hamam duvarına yapılan Rüstem resmine her ham kişi saldırabilir.
-
این خیال سمع چون مبصر شود ** حیز چه بود رستمی مضطر شود
- Fakat duymadan meydana gelen bu hayal, göz önüne geldi mi puşt kim oluyor? Rüstem bile âciz kalır.
-
جهد کن کز گوش در چشمت رود ** آنچ که آن باطل بدست آن حق شود 3920
- Çalış da o duyduğun şeyi gör. Bâtıl olan hak olsun.