-
ملک را تو ملک غرب و شرق گیر ** چون نمیماند تو آن را برق گیر
- Tut ki bütün doğuyu, batıyı zaptettin, her tarafın saltanatına sahip oldun. Mademki bu saltanat, kalmayacak, sen onu bir şimşek farzet, çaktı, söndü.
-
مملکت کان مینماند جاودان ** ای دلت خفته تو آن را خواب دان
- Ebedî kalmayacak mülkü, gönül, bir rüya bil!
-
تا چه خواهی کرد آن باد و بروت ** که بگیرد همچو جلادی گلوت
- Cellat gibi boğazına yapışan debdebeyi, şan ve şöhreti ne yapacaksın ki?
-
هم درین عالم بدان که مامنیست ** از منافق کم شنو کو گفت نیست
- Bil ki bu âlemde de bir emniyet bucağı vardır. Yalnız münafıkın sözünü az duy, çünkü o söz, zaten söz değildir.
-
حجت منکران آخرت و بیان ضعف آن حجت زیرا حجت ایشان به دین باز میگردد کی غیر این نمیبینیم
- Ahîreti inkâr edenlerin delilleri ve biz bu âlemden başka âlem görmüyoruz sözünden ibaret olan o delillerin zayıflığı
-
حجتش اینست گوید هر دمی ** گر بدی چیزی دگر هم دیدمی 3930
- Ahireti inkâr edenin delili, her an ancak şudur: Eğer başka bir âlem olsaydı onu görürdük.
-
گر نبیند کودکی احوال عقل ** عاقلی هرگز کند از عقل نقل
- Bir çocuk, aklın eserlerini görmüyor diye akıllı adam, akla ait şeyleri nakletmez mi ki?
-
ور نبیند عاقلی احوال عشق ** کم نگردد ماه نیکوفال عشق
- Akıllı bir adam da aşk ahvalini görmezse aşkın kutlu ayı eksilmez ya!
-
حسن یوسف دیدهی اخوان ندید ** از دل یعقوب کی شد ناپدید
- Yusuf'un güzelliğini kardeşlerinin gözleri görmedi. Fakat Yakub'un gözünden gizli kalmadı ki.
-
مر عصا را چشم موسی چوب دید ** چشم غیبی افعی و آشوب دید
- Musa'nın gözü, asayı bir sopadan ibaret gördü ama gayb gözü de onu bir yılan, bir kıyamet gördü.
-
چشم سر با چشم سر در جنگ بود ** غالب آمد چشم سر حجت نمود 3935
- Baş göziyle can gözü savaştaydı, can gözü, üstün geldi, delil gösterdi