-
هیچ ساکن مینشد آن خنده زو ** پس خلیفه طیره گشت و تندخو
- Bir türlü gülmesi dinmiyordu. Nihayet Halife alındı, huysuzlandı.
-
زود شمشیر از غلافش بر کشید ** گفت سر خنده واگو ای پلید 3955
- Hemencecik kılıcını kınından sıyırdı. Habis dedi, neden gülüyorsun? Söyle.
-
در دلم زین خنده ظنی اوفتاد ** راستی گو عشوه نتوانیم داد
- Bu gülüşten gönlüme bir şüphe düştü. Hileye kalkışma, doğru söyle.
-
ور خلاف راستی بفریبیم ** یا بهانهی چرب آری تو به دم
- Yalanla beni kandırmaya kalkışırsan, yahut boş bir bahane icat edersen,
-
من بدانم در دل من روشنیست ** بایدت گفتن هر آنچ گفتنیست
- Ben bunu anlarım, gönlümde bunu anlıyan bir nur vardır. Doğruyu söylemek gerek vesselam.'
-
در دل شاهان تو ماهی دان سطبر ** گرچه گه گه شد ز غفلت زیر ابر
- Bil ki padişahların gönüllerinde ulu bir ay vardır. Bazı bazı gaflet yüzünden bulut altına girer ama ehemmiyeti yok.
-
یک چراغی هست در دل وقت گشت ** وقت خشم و حرص آید زیر طشت 3960
- Gönülde gezip dolaşma zamanı bir ışık vardır ki hiddet ve hırs vaktinde liğen altında gizlenir.
-
آن فراست این زمان یار منست ** گر نگویی آنچ حق گفتنست
- O anlayış, şimdi benim dostumdur. Söylenecek sözü söylemezsen,
-
من بدین شمشیر برم گردنت ** سود نبود خود بهانه کردنت
- Bu kılıçla boynunu vururum. Bahanen hiç fayda vermez.
-
ور بگویی راست آزادت کنم ** حق یزدان نشکنم شادت کنم
- Doğru söylersen seni azad ederim. Tanrı hakkı için neşeni kırmam.