-
بیخبر چون دام میگیرد شکار ** دام را چه علم از مقصود کار
- Tuzak gibi av tutup durur. Tuzağın maksada ait ne bilgisi vardır?
-
دام را چه ضر و چه نفع از گرفت ** زین گرفت بیهدهش دارم شگفت
- Tuzağın, av tutmaktan ne zararı vardır, ne faydası; onun bu beyhude tutuşuna şaşarım işte ben.
-
ای برادر دوستان افراشتی ** با دو صد دلداری و بگذاشتی
- Kardeş, iki yüz güzelle bağdaştın, dost oldun, sonra yine onları terk ettin.
-
کارت این بودست از وقت ولاد ** صید مردم کردن از دام وداد 400
- Doğduğun günden beri işin bu. Sevgi tuzağıyla adam avlar durursun.
-
زان شکار و انبهی و باد و بود ** دست در کن هیچ یابی تار و پود
- Bu avlamaktan, bu kalabalıktan, bu başlık sevdasından el çek. Hiç bunlarla bir şey ördün, bu yüzden bir şey elde ettin mi?
-
بیشتر رفتست و بیگاهست روز ** تو به جد در صید خلقانی هنوز
- Ömrünün çoğu geçti, gün akşama yaklaştı. Sense hala adam avlamaya koyulmuşsun.
-
آن یکی میگیر و آن میهل ز دام ** وین دگر را صید میکن چون لام
- Onu tut, bunu tuzaktan azat et. Alçaklar gibi bir başkasını avla.
-
باز این را میهل و میجو دگر ** اینت لعب کودکان بیخبر
- Derken bunu da bırak, başka birini ara... Bu işte tam hiçbir şeyden haberi olmayan çocukların oynadığı bir oyun!
-
شب شود در دام تو یک صید نی ** دام بر تو جز صداع و قید نی 405
- Gece gelip çatar, tuzağında bir av bile yok. Tuzak sana, bir baş ağrısından, bir bağdan başka bir şey değil.
-
پس تو خود را صید میکردی به دام ** که شدی محبوس و محرومی ز کام
- Şu halde sen, kendi kendini avladın demektir. Çünkü, hapse düştün, maksada erişemedin, mahrum kaldın.