آنچ اصلست و کشندهی آن شی است ** گر نمیماند بوی هم از وی است
Asıl neyse, o şeyi çeken odur. Ona benzemez ama ondandır.
پس بدان رنجت نتیجهی زلتیست ** آفت این ضربتت از شهوتیست
Şu halde bil ki çektiğin zahmet, yaptığın suçun sonucudur. Sana inen bu tokat bir şehvetten ötürüdür.
گر ندانی آن گنه را ز اعتبار ** زود زاری کن طلب کن اغتفار
İbret almaz, o suçu bilmezsen bile hiç olmazsa derhal ağlayıp sızlamaya koyul, yarlıganma dile.
سجده کن صد بار میگوی ای خدا ** نیست این غم غیر درخورد و سزا 3990
Secde et, yüzlerce defa Yarabbi de, bu gam, yaptığım suçun karşılığıdır ancak!
ای تو سبحان پاک از ظلم و ستم ** کی دهی بیجرم جان را درد و غم
Ey rabbim, sen zulümden, sitemden temizsin. Nasıl olur da suçsuz olarak insana bir dert, bir gam verirsin?
من معین میندانم جرم را ** لیک هم جرمی بباید گرم را
Ben suçu belli beyan bilmiyorum, fakat bu derde sebep de mutlaka bir suçtur.
چون بپوشیدی سبب را ز اعتبار ** دایما آن جرم را پوشیده دار
Sebebi örttüğün gibi o suçu da ört.
که جزا اظهار جرم من بود ** کز سیاست دزدیم ظاهر شود
Çünkü ceza, benim suçumu ortaya koymaktır. Ceza sebebiyle hırsızlığım meydana çıkar.
عزم کردن شاه چون واقف شد بر آن خیانت کی بپوشاند و عفو کند و او را به او دهد و دانست کی آن فتنه جزای او بود و قصد او بود و ظلم او بر صاحب موصل کی و من اساء فعلیها و ان ربک لبالمرصاد و ترسیدن کی اگر انتقام کشد آن انتقام هم بر سر او آید چنانک این ظلم و طمع بر سرش آمد
Padişahın, işi anlayınca o hıyaneti örtüp affetmeyi ve kendisinin, Musul padişahına zulmettiği için "Kim kötülük ederse kendine eder" ve "Şüphe yok, rabbin gözetleme yerindedir, seni görür" âyetleri mucibince bu kötülüğe uğradığını anlayıp intikam almaya kalkışırsa, bu zulüm ve tamahın cezasını çektiği gibi o intikamın cezasına da uğrayacağını kestirerek cariyeyi o beye vermeyi kurması
شاه با خود آمد استغفار کرد ** یاد جرم و زلت و اصرار کرد 3995
Padişah, kendi kendisine suçunu, kabahatini, kızı ele geçirmek için ettiği ısrarı anıp tövbe etti, Tanrı'dan yarlıganmak diledi.
گفت با خود آنچ کردم با کسان ** شد جزای آن به جان من رسان
Dedi ki: Başkalarına yaptığım şeyler, ceza haline geldi, bana gelip çattı.