English    Türkçe    فارسی   

5
4011-4020

  • عفو کردم تو هم از من عفو کن  ** از گناه نو ز زلات کهن 
  • Ben onu affettim, sen de yeni suçumu da affet, eski suçlarımı da.
  • گفت اکنون ای کنیزک وا مگو  ** این سخن را که شنیدم من ز تو 
  • Sonra cariyeye sakın dedi, bu senden duyduğum sözü kimseye söyleme.
  • با امیرت جفت خواهم کرد من  ** الله الله زین حکایت دم مزن 
  • Seni, beyinle evlendireceğim. Tanrı hakkı için sakın bu hikâyeyi bir daha anma.
  • تا نگردد او ز رویم شرمسار  ** کو یکی بد کرد و نیکی صد هزار 
  • Anma da o, benden utanmasın. Çünkü o, bir kötülükte bulundu ama yüz binlerce de iyilik etti.
  • بارها من امتحانش کرده‌ام  ** خوب‌تر از تو بدو بسپرده‌ام  4015
  • Ben, onu defalarca sınadım, ona, senden de güzel kadınları emniyet ettim.
  • در امانت یافتم او را تمام  ** این قضایی بود هم از کرده‌هام 
  • Hiç dokunmadı. Bu olan şey, benim yaptığımın cezası.
  • پس به خود خواند آن امیر خویش را  ** کشت در خود خشم قهراندیش را 
  • Bundan sonra o beyi huzuruna çağırdı. Âlemi: kahretmeyi düşünen hışmını yendi.
  • کرد با او یک بهانه‌ی دل‌پذیر  ** که شدستم زین کنیزک من نفیر 
  • Ona kabul edilecek bir bahane buldu. Dedi ki: Ben bu cariyeden soğudum.
  • زان سبب کز غیرت و رشک کنیز  ** مادر فرزند دارد صد ازیز 
  • Sebebi de şu: Çocuğumun anası, bu cariyeyi kıskanmada, âdeta bir tencere gibi kaynayıp durmada, yüzlerce sıkıntılara uğradı.
  • مادر فرزند را بس حقهاست  ** او نه درخورد چنین جور و جفاست  4020
  • Oğlumun anasıdır, onun nice hakları vardır. Böylece cevir ve cefalara lâyık değildir o.