English    Türkçe    فارسی   

5
4016-4025

  • در امانت یافتم او را تمام  ** این قضایی بود هم از کرده‌هام 
  • Hiç dokunmadı. Bu olan şey, benim yaptığımın cezası.
  • پس به خود خواند آن امیر خویش را  ** کشت در خود خشم قهراندیش را 
  • Bundan sonra o beyi huzuruna çağırdı. Âlemi: kahretmeyi düşünen hışmını yendi.
  • کرد با او یک بهانه‌ی دل‌پذیر  ** که شدستم زین کنیزک من نفیر 
  • Ona kabul edilecek bir bahane buldu. Dedi ki: Ben bu cariyeden soğudum.
  • زان سبب کز غیرت و رشک کنیز  ** مادر فرزند دارد صد ازیز 
  • Sebebi de şu: Çocuğumun anası, bu cariyeyi kıskanmada, âdeta bir tencere gibi kaynayıp durmada, yüzlerce sıkıntılara uğradı.
  • مادر فرزند را بس حقهاست  ** او نه درخورد چنین جور و جفاست  4020
  • Oğlumun anasıdır, onun nice hakları vardır. Böylece cevir ve cefalara lâyık değildir o.
  • رشک و غیرت می‌برد خون می‌خورد  ** زین کنیزک سخت تلخی می‌برد 
  • Kıskançlığa başladı, kanlar yutmada. Bu cariye yüzünden pek şiddetli acılara düştü.
  • چون کسی را داد خواهم این کنیز  ** پس ترا اولیترست این ای عزیز 
  • Hâsılı bu cariyeyi birine vereceğim. Buna karar verdikten sonra azizim efendim, senden daha iyisini bulacak değilim ya.
  • که تو جانبازی نمودی بهر او  ** خوش نباشد دادن آن جز به تو 
  • Sen onun için canınla oynadın. Artık onu senden başkasına vermek doğru değil.
  • عقد کردش با امیر او را سپرد  ** کرد خشم و حرص را او خرد و مرد 
  • Onu, o beye nikahlayıp verdi, öfkesini, hırsını kırdı geçirdi.
  • بیان آنک نحن قسمنا کی یکی را شهوت و قوت خران دهد و یکی را کیاست و قوت انبیا و فرشتگان بخشد سر ز هوا تافتن از سروریست ترک هوا قوت پیغامبریست تخمهایی کی شهوتی نبود بر آن جز قیامتی نبود 
  • "Onların rızıklarını biz taksîm ettik" hükmünce Tanrı, birisine eşeklerin şehvet ve kuvvetini verir, birine peygamberlerle meleklerin kuvvetini. Baştan hava ve hevesi atmak ululuktur. Hava ve hevesi terketmek, Peygamber'e mahsus bir kuvvettir. Şehvete mensup olmıyan tohumlar, Kıyametten baska bir şey koparmaz.
  • گر بدش سستی نری خران  ** بود او را مردی پیغامبران  4025
  • Onda erkek eşeklerin gücü, kuvveti yoktu. Fakat peygamberlerin erliği vardı.