Söyle, damarında eşek erliği olmasın da Tanrı onu daima Ulu beylerbeyi diye çağırsın.
مردهای باشم به من حق بنگرد ** به از آن زنده که باشد دور و رد
Tanrı'dan uzak merdut bir diri olmaktansa Tanrı'nın görüp gözettiği bir ölü olmam daha yeğ.
مغز مردی این شناس و پوست آن ** آن برد دوزخ برد این در جنان
Şu erliğin içi, sırrıdır, öbürü deriden ibaret. O, adamı cennete götürür, bu cehenneme!
حفت الجنه مکاره را رسید ** حفت النار از هوا آمد پدید 4030
Cennetin, hoşa gitmeyen şeylerle çevrildiği, kaplandığı söylenmiş, cehennemin hava ve hevesten meydana geldiği haber verilmiştir.
ای ایاز شیر نر دیوکش ** مردی خر کم فزون مردی هش
Ey Eyaz, ey Şeytan'ı öldüren erkek aslan, eşek erliğini azalt, akıl erliğini çoğalt.
آنچ چندین صدر ادراکش نکرد ** لعب کودک بود پیشت اینت مرد
Bu kadar yüzlerce âlemin anlayamadığı şey, sence bir çocuk oyuncağı oldu. İşte sana er!
ای به دیده لذت امر مرا ** جان سپرده بهر امرم در وفا
Ey benim emrimin lezzetini bulan, ey emrime vefakârlıkta bulunmak üzere canlar veren!
داستان ذوق امر و چاشنیش ** بشنو اکنون در بیان معنویش
Emre, emrin lezzetine dair mânevi hikâyeyi dinle şimdi!
دادن شاه گوهر را میان دیوان و مجمع به دست وزیر کی این چند ارزد و مبالغه کردن وزیر در قیمت او و فرمودن شاه او را کی اکنون این را بشکن و گفت وزیر کی این را چون بشکنم الی آخر القصه
Padişahın, divanda bulunanlara bir mücevher gösterip "Bu ne değerde," diye vezire vermesi, vezirin, mücevherin değerinde ileri gitmesi, padişahın "Kır bu mücevheri" diye emir vermesi üzerine, ben bunu nasıl kırayım, falan filân diye özür getirmesi