English    Türkçe    فارسی   

5
4123-4132

  • هین بیا زین سو ببین کین ارغنون  ** می‌زند یا لیت قومی یعلمون 
  • Kendine gel de bu yana yanaş, bu erganunun "Keşke kavmim, rabbim beni ne yüzden yarlıgadı, bilselerdi" sesini dinle.
  • داد ما را داد حق فرعونیی  ** نه چو فرعونیت و ملکت فانیی 
  • Tanrı ihsanı, bize bir Firavunluk verdi ki senin Firavunluğun kaç para eder, senin saltanatın geçici.
  • سر بر آر و ملک بین زنده و جلیل  ** ای شده غره به مصر و رود نیل  4125
  • Ey Mısır'a ve Nil ırmağına kapılıp gururlanan! Başını kaldır da ebedî ve ulu saltanatı gör.
  • گر تو ترک این نجس خرقه کنی  ** نیل را در نیل جان غرقه کنی 
  • Sen şu pis hırkayı terk edersen Nil ırmağını can nilinde gark edersin.
  • هین بدار از مصر ای فرعون دست  ** در میان مصر جان صد مصر هست 
  • A Firavun, kendine gel de Mısır'dan el çek. Can Mısır'ının içinde yüzlerce Mısır var.
  • تو انا رب همی‌گویی به عام  ** غافل از ماهیت این هر دو نام 
  • Sen, halka "Ben rabbinizim" deyip durursun ama bu iki sözden de gafilsin.
  • رب بر مربوب کی لرزان بود  ** کی انادان بند جسم و جان بود 
  • Rab olan rablık ettiği kişiden nasıl titrer? Ben demeyi bilen, nasıl olur da cisim ve can bağına bağlı kalır?
  • نک انا ماییم رسته از انا  ** از انای پر بلای پر عنا  4130
  • İşte bak, buracıkta bizler ben diyoruz, çünkü benlikten kurtulduk; zahmetlerle, belâlarla dolu benlikten halâs olduk.
  • آن انایی بر تو ای سگ شوم بود  ** در حق ما دولت محتوم بود 
  • A köpek, o benlik sana kutlu gelmedi. Fakat bizce mühürlenmiş bir devlet oldu.
  • گر نبودیت این انایی کینه‌کش  ** کی زدی بر ما چنین اقبال خوش 
  • Bu benlik, sana kin gütmeseydi bize böyle güzel bir ikbal, bir devlet olur muydu?