English    Türkçe    فارسی   

5
4132-4141

  • گر نبودیت این انایی کینه‌کش  ** کی زدی بر ما چنین اقبال خوش 
  • Bu benlik, sana kin gütmeseydi bize böyle güzel bir ikbal, bir devlet olur muydu?
  • شکر آنک از دار فانی می‌رهیم  ** بر سر این دار پندت می‌دهیم 
  • Yokluk yurdundan kurtuluyoruz, buna şükrane olarak şu darağacının başında sana bir öğüt verelim:
  • دار قتل ما براق رحلتست  ** دار ملک تو غرور و غفلتست 
  • Bizim ölüm darağacımız, göç burakıdır. Senin saltanat yurdunsa gururdan, gafletten ibarettir.
  • این حیاتی خفیه در نقش ممات  ** وان مماتی خفیه در قشر حیات  4135
  • Bu yaşayış, ölüm suretinde gizlidir. O ölümse yaşayış kabuğunda gizli.
  • می‌نماید نور نار و نار نور  ** ورنه دنیا کی بدی دارالغرور 
  • Nur, ateş şeklinde görünmede, ateş de nur şeklinde. Yoksa dünya, hiç gurur yurdu, aldanma durağı olur muydu?
  • هین مکن تعجیل اول نیست شو  ** چون غروب آری بر آ از شرق ضو 
  • Kendine gel, acele etme. Önce yok ol. Battın mı nur doğrusundan başgöster.
  • از انایی ازل دل دنگ شد  ** این انایی سرد گشت و ننگ شد 
  • Ezel benliğinden gönül hayretlere düştü; bu benlik, soğuk bir hale geldi, ayıp ve ar kesildi.
  • زان انای بی‌انا خوش گشت جان  ** شد جهان او از انایی جهان 
  • Can, o bensiz benlikten hoş bir hal aldı, âlem benliğinden sıçrayıp çıktı.
  • از انا چون رست اکنون شد انا  ** آفرینها بر انای بی عنا  4140
  • Benden kurtuldu da şimdi ben oldu. Aferinler, olsun zahmetsiz benliğe!
  • کو گریزان و انایی در پیش  ** می‌دود چون دید وی را بی ویش 
  • O kaçmada, benlikse peşine düşmüş. Onu, onsuz gördüğünden ardını bırakmamakta, koşup durmakta.